“ PİYASA NEDİR ? “
Rekabetin tam kurallarıyla uygulanabilmesi için piyasanın durum ve niteliği çok önemlidir. Rekabete elverişli olmayan bir piyasada rekabet kurallarının uygulanmasından söz edilemez. Bunun için piyasa kavramı ve tanımı, rekabeti belirleyici kuralların değerlendirilmesinde önem arz eder.
Piyasa, genel anlamıyla “bir mal için alıcılar ile satıcıların karşı karşıya geldikleri yerdir”. Ancak günümüzün teknolojisinin getirdiği iletişim ve ulaşım devrimi nedeniyle artık, piyasa bir yer olmaktan çıkıp genel anlamda bir ortamı ifade edebilmektedir.Çünkü, satıcı ile alıcının bir yerde buluşmasının gereği kalmamıştır.Artık, satıcı veya alıcı istediği malı telefon, internet veya faks aracılığı ile arz veya talep edebilmektedir. Diğer bir ifade ile piyasa yalnız bir yer olarak değil, bir malın alıcılarıyla satıcıları arasında iletişimi sağlayan her türlü organizasyon, her türlü teknik imkan olarak anlaşılmaktadır. Böyle olunca, piyasa somut kalıbından çıkıp arz ve talebin konusunu oluşturan mal ve hizmetlerin türüne ve adına göre değişen bir piyasa türünün ortaya çıkmasına yol açmıştır.
AB Rekabet Hukuku da bu anlayıştan yola çıkarak üye ülkeler arasındaki pazarı iki açıdan değerlendirmiştir. Bunlardan ilki, geniş anlamda yer itibariyle üye ülkelerin coğrafi sınırlarından oluşan bir Ortak Pazar, diğeri de bu ortak pazarın bir bölümünü oluşturacak “ilgili pazar”’dır. Ortak pazarın içinde iktisadi anlamda arz ve talebe konu olan bütün mal ve hizmet pazarıdır.
2.BÖLÜM
“ PİYASA ÇEŞİTLERİ “
Yukarıda da değindiğimiz gibi, rekabetin etkin şekilde cereyan etmesi ve sağlanması doğrudan doğruya piyasanın yapısı ve varolan koşullarına bağlıdır. Bu nedenle,piyasayı yapısına göre sınıflandırılan türlerine değinmek serbest rekabetin tanımı açısından yararlı ve isabetli olacaktır. Ekonomistler, piyasayı genel olarak belli yapıya göre sınıflandırmışlardır. Bu piyasaların başta gelen türleri olan monopol, oligopol ve tam rekabet piyasalarının tanımına değinmek gerekir.
A. Tam Rekabet Piyasası
1.Tam Rekabet Piyasasının Özellikleri:
Tam rekabet piyasasının ayırıcı özelliği, piyasadaki alıcı ve satıcıların tek başlarına fiyatı etkileme gücüne sahip olmamalarıdır. Yani tam rekabet koşullarında firmalar bağımsız fiyat politikası güdemez. Her firma için fiyat önceden saptanmıştır ve firmalar bunu kabullenmek zorundadır. Her bir firmanın sabit fiyatla karşılaşması yatay “fiyat doğrusu” ile ifade edilir. Tam rekabet piyasasını oluşturan koşullar aşağıdaki gibidir:
• Piyasada aynı malı üreten ve satın almak isteyen çok sayıda satıcı ve alıcı vardır.
Piyasada çok sayıda üretici ve satıcı firma olduğundan dolayı, bunların her birinin üretim ve satış miktarı o malın piyasadaki toplam satış miktarı içinde önemsiz bir yer tutar. Böylece bir firma satış miktarını arttırdığı veya azalttığında, hatta sıfıra indirdiğinde malın fiyatında hissedilir bir değişme olmaz. Yani her bir firma piyasa fiyatını olduğu gibi kabullenmek zorundadır. Aynı durum alıcılar için de geçerlidir. Alıcılar da çok sayıdadır. Buna göre, bunlardan herhangi birinin o maldan daha çok veya daha az satın alma kararı malın fiyatına etkilemez. Bu, “atomisite varsayımı” olarak adlandırılır.
• Tam rekabet piyasasında alıcıların ve satıcıların piyasaya giriş çıkışları tamamen
serbesttir. Üretim faktörlerinin hareketliliği tamdır. Firmalar, uygun gördükleri zaman bir yerden başka bir yere, bir endüstriden başka bir endüstriye geçebilir.
• Tam rekabet piyasasında üretilen veya satılan mallar homojenlik gösterir. Bunun
anlamı çeşitli firmalar tarafından piyasaya sürülen aynı tür mallar arasında kalite ve özellikler bakımından fark olmamasıdır. Örneğin müzik seti piyasasında tam rekabet söz konusu ise, her bir firmanın aynı büyüklükteki müzik setleri arasında kalite ve nitelik bakımından farklılık yoktur. Yani alıcının A firmasının ya da B firmasının malını tercih etmesi için herhangi bir neden yoktur.
• Gerek alıcılar ve gerekse satıcılar piyasa hakkında tam bilgiye sahiptirler. Bu, “açıklık
varsayımı” olarak adlandırılır. Alıcı ve satıcılar piyasayı yakından ve iyice tanıdıklarından, hangi malın nerede ne fiyatla satıldığını sağlıklı olarak bilir.
Bütün bunların bir sonucu olarak, tam rekabet piyasasında hem alıcılar hem de satıcılar tek başlarına piyasayı etkileme gücüne sahip değildir.
2. Tam Rekabette Uzun Dönem Dengesinin Sonuçları
Uzun dönem denge durumunda piyasa fiyatı, kısa dönem ve uzun dönem maliyet eğrilerine bu maliyetlerin minimum olduğu noktada eşittir. Bu durum tüketici, üretici ve toplumun kısıtlı kaynaklarının kullanılışı açısından aşağıda sıralanan bazı önemli sonuçları içerir:
a. Uzun dönem dengesi sağlandığında tüketicilerin arzularına en uygun mal demeti üretilmektedir. Yani tüketicilerin kullanmayı arzu ettiği mallardan, arzu ettiği miktarda üretilmektedir. Uzun dönem dengesi sağlandığında fiyat ve uzun dönem marjinal maliyet birbirlerine eşittir. Talep veya fiyat toplumun o mala verdiği önemin bir ölçüsü sayılabilir. Uzun dönem marjinal maliyet ise o malın marjinal toplumsal maliyeti olarak kabul edilebilir. O halde bu ikisinin birbirine eşit olması toplumun arzu ettiği malın, arzu ettiği miktarda üretilmiş olması demektir.
b. Uzun dönem dengesi sağlandığında üretimin maliyeti mümkün olan en düşük düzeydedir. Bütün firmalar uzun dönem maliyet eğrisinin minimum noktasında işlevlerini sürdürmektedir. Kurulması mümkün olan değişik büyüklükteki tesislerden en uygun büyüklükte olan yani optimum kapasite kurulmuştur. Kurulan bu tesis, maliyetin en düşük olmasını sağlayacak
şekilde, yani tam kapasite ile çalıştırılmaktadır. Bu, denge üretim düzeyinin kısa dönem ortalama maliyet eğrisinin minimum noktasına denk gelmesi demektir.
c. Uzun dönem denge durumunda fiyat ortalama maliyete eşittir. Ortalama maliyet mümkün olan en düşük düzeyde olduğuna göre fiyatta mümkün olan en düşük düzeydedir. Şu halde tüketiciler arzu ettikleri malı, arzu ettikleri miktarda, hem de mümkün olan en ucuz fiyata sağlayabilmektedirler.
d. Fiyatın ortalama maliyete eşit olması aşırı karın sıfır olması demektir. Uzun dönem dengesi sağlandığında hiçbir firma aşırı kar elde edemez. Başka bir deyişle üretim faktörleri üretime katkılarının normal karşılığını elde etmektedir. Bu da gelir dağılımı açısından elde edilen bir durum, tam rekabet piyasasının bir başka olumlu sonucudur.
e. Son olarak, tam rekabette reklama gereksinim duyulmaması kaynak savurganlığını önler. Tam rekabette firmalar fiyatı veri kabul eder ve bu fiyattan satabildikleri kadar mal satar. Satışı arttırmak için fiyatı düşürmek zorunda değillerdir. Şu halde reklam tam rekabette gereksizdir. Böylece kaynakların bir kısmının satış arttırıcı faaliyetlere ayrılması gerekmez.
B. Monopol (Tekel ) Piyasa
Eksik rekabet türlerinden biri olan tekel (monopol), tam rekabet piyasasına en uzak olan piyasa çeşididir. Bir piyasada belli bir malın tek satıcısı var ise veya tek satıcı bir malın bütün arzını elinde tutuyorsa böyle bir piyasaya “satıcı tekel” veya kısaca “tekel piyasası” adı verilir. Eğer piyasada mevcut bulunan tek bir firma satıcı değil de alıcı ise buna da “monopson (tek alıcı) piyasası” adı verilir. Tekelci bir piyasada satıcı firmanın hiçbir rakip firmadan korkusu yoktur. Çünkü aynı malı üreten veya arz eden başka bir firma yoktur. Dolayısıyla, satış fiyatını koyarken tekelci firma tam bir bağımsızlık içinde hareket eder.
1. Tekel Piyasasının Özellikleri
Tekelci piyasanın oluşumunda en önemli etken arz ettiği malın kolayca ikame edilememesi yani bu malın yerini alabilecek malların kolay bulunamamasıdır. Tekelci firmanın arz ettiği malı ne kadar yakından ikame edebilecek mal var ise, tekelci firmanın etkenliği o derece azalır. Bir malı yakından veya uzaktan ikame edebilecek diğer malların mevcut olabileceği göz önüne alınırsa, tam bağımsız bir tekelci piyasadan bahsetmek olağan dışıdır. Yani tekelci firma az veya çok da olsa piyasada belli bir rekabetle karşılaşır. Tekelci firmanın tam bir bağımsızlık içinde fiyat saptama gücünü sınırlayan etkenlerin başında, tekelci firmanın arz ettiği malı ikame edici yani yerini alabilecek malların fiyatları gelir. Örneğin linyit kömüründe tekel kuruluş bir firma, linyit satış fiyatlarını fazla yüksek tutamaz. Çünkü diğer kömür çeşitleri ve elektrik enerjisi de linyit yerine ikame edeceğinden bunların dolaylı rekabeti de göz önüne almalıdır.
Tekelci firmanın bağımsızlığını etkileyen ikinci bir faktör alıcıların satın alma gücü, yani “aile bütçelerinin sınırlılığı”dır. Tekelci “bütün piyasa benim denetimimde” düşüncesiyle satış fiyatını çok yüksek saptarsa, karşısında tek alıcı bile bulamayabilir.
Özetle tekel gücünün başlıca dört kaynağı vardır:
a. Varlığın bir yasaya veya devletten aldığı bir ayrıcalığa borçlu olan tekeller:
Ülkemizdeki sigara ve içki tekeli gibi
b. Bir doğal kaynağın tek sahibi olması durumu: Örneğin OPEC örgütü.
c. Anlaşmalar yoluyla firmaların bütünleşmelerinden doğan tekeller: Firmalar aralarında kartel veya tröst anlaşmaları yaparak tek bir örgüt durumunda bütünleşebilirler.
d. Fiili bir durumdan yararlanarak ortaya çıkan tekeller: Örneğin belli bir iş kolunda ilk
kurulan ve sonra gelişip güçlenen bir firma, o iş kolunda uzun süre tek firma olarak kalabilir. Eğer bu iş kolu büyük yatırımları ve yüksek düzeyde teknoloji gerektiriyorsa, diğer firmaların bu iş kolunda tutunmaları güç olduğundan tekelci firma varlığını uzun süre koruyabilir.
Tam rekabet piyasasında aynı malı üreten firmaların oluşturduğu topluluk endüstri olarak tanımlanmıştı. Tekelci piyasada tek bir firma olduğu için burada firma ve endüstri ayrımı yapılamaz. Tekelci firma aynı zamanda endüstridir.
2. Tekel Piyasasında Uzun Dönem Dengesi
Tekelde kısa dönem firma dengesi ile uzun dönem firma dengesi arsında önemli bir fark yoktur. Çünkü tekelci piyasada yalnız bir tek firma olduğu için firma ve endüstri aynı anlama gelir. Tam rekabetten farklı olarak uzun dönem dengesi için başka firmaların piyasaya girişi söz konusu değildir. Zaten başka firmaların piyasaya girişi söz konusu olursa artık tekel ortadan kalkmış demektir. Firma uzun dönemde de marjinal maliyetin marjinal gelire eşit olduğu noktada dengeye ulaşır.
3. Tekel Piyasalarına Neler Yapılabilir?
1. Devlet tarafından fonksiyonel bir rekabet politikası oluşturulmalıdır.
2. Piyasada rekabeti geliştirecek kural ve kurumlar oluşturulmalıdır.
3. Kartel, tröst ve benzeri oluşumları engellemek için yasal düzenlemeler yapılmalı ve bu
oluşumlarla etkin bir şekilde mücadele edilmelidir.
C. Oligopol Piyasa
1. Oligopol Piyasasının Özellikleri
Tam rekabette çok sayıda firma, monopolde bir tek firma bulunur. Oligopol piyasası ise az sayıda satıcı firmanın, fakat çok sayıda alıcının olduğu bir piyasa türüdür. Oligopol piyasası genellikle güçleri birbirine eşit üç, beş veya sekiz adet dev firmalardan oluşan piyasadır. Dev firmaların yanında bazen bir takım küçük “uydu firmalar” da bulunabilir. Önemli maddelerin çağımız piyasalarında az sayıda dev firmaları vardır. Bakır, aliminyum, demir – çelik, otomobil, traktör, kamyon, oto lastiği, petro-kimya ve ağır sanayi dallarında piyasaya hakim olan üç veya beş büyük firma vardır.
Oligopol piyasalarının özelliklerini şöyle sıralanabilir:
a) Oligopol piyasalarında satıcı firmaların sayısı, ne tekel piyasasındaki gibi fiyatı dikte
etme veya yönlendirme gücünü firmaya verecek kadar az; ne de her birinin fiyatı etkilemeyeceği kadar çoktur. Oligopol piyasasında firmanın piyasadan çekilmesi toplam arzı önemli oranda etkileyecek ve fiyatların yükselmesine yol açabilecek ciddi bir olaydır. Yeni bir firmanın piyasaya girmesi de fiyatları düşürebilecek ve diğer firmaları rahatsız edecek bir olaydır.
b) Oligopol piyasasına aşağıdaki nedenler dolayısıyla yeni firmaların girişi kolay olmaz:
1- Üretim faktörlerini veya girdileri sağlamada ekonomiklikler ya da patentli
üretim yöntemleri nedeniyle mevcut firmaların mutlak maliyet avantajları,
2- Mevcut firmaların ürünlerine tüketicinin alışkanlıkları ve bağımlılıkları,
3- Yeni girecek firmaların maliyetlerini minimum yapacak yani en aza indirecek
geniş bir pazar bulamamaları ve ekonomik büyüklükte olmamaları,
4- Piyasaya girmek isteyen firmaların finansal olanaklarını aşan büyük sermaye
gereksinimleri gibi.
c) Oligopol piyasasında tüm firmaların malları birbirine benzer nitelikte yeni
standartlaşmış ise buna “homojen oligopol”, eğer firmaların malları birbirinden farklı buna da “farklılaşmış oligopol” denir. Homojen oligopole çimento ve çelik endüstrilerini; farklılaşmış oligopole ise otomobil, makine ve yapı malzemelerini örnek verebiliriz. Farklılaşmış oligopolde ürünler fiziksel bakımından farklı olduğu gibi; reklam, satış politikası, ticari ad ve başka faktörlerde bir firmanın ürünün bir başka firmanınkinden farklı kılar.A
d) Oligopol piyasalarında firmalar birbirlerinin davranışlarını çok yakından kollamak
zorundadırlar. Oligopolde firma sayısı az ve her biri önemli olduğu için firmalardan birinin üretim miktarı, malın kalitesi, satış miktarını arttırma çabaları ve izleyeceği fiyat politikası öteki firmaları etkiler. Dolayısıyla her firma davranışlarını saptarken diğerlerinin ne yaptığını incelemek ve kendi tutumuna göre onların tepkisinin ne olacağını hesaba katmak zorundadır. Bu bakımdan oligopol piyasalarında firmaların durumunu kumar oynayan oyuncuların durumuna benzetmek mümkündür. Bu nedenle, bazı ekonomistler oligopol teorisinin ancak “oyun teorisi ile açıklanabileceğini” ileri sürerler. Tüm çabalara rağmen, oligopol piyasasını açıklayan genel bir yaklaşım veya genel bir kuram ortaya atılamamıştır.
e) Oligopol piyasalarında firmalar genellikle fiyat rekabetine teşebbüs etmez, belli bir
fiyatı koruyup sürdürmek ister. Bu nedenle firmalar arasında fiyat konusunda gizli bir anlaşma olduğu söylenir. Nitekim eşit ekonomik güçlere sahip iki veya üç büyük firmanın bulunduğu oligopol piyasalarında, fiyat savaşına girerek birbirlerini yenemeyeceklerini kestiren firmalar açıklanmayan bir ortak anlayış içinde sadece reklam yoluyla rekabeti seçer ve aralarında koalisyon kurar. Televizyon reklamlarında görülebileceği gibi aynı malın şeklini, görünümünü, ambalajını değiştirerek rekabete girerler. Bu arada diğer rakiplerin adlarından ve ürün özelliklerinden kesinlikle bahsedilmez, yalnızca kendi ürünlerinin diğer ürünlerden üstün olduğu iddia edilir.
f) Eğer oligopol piyasasındaki birisi çok büyük ve güçlü ise, o zaman en güçlü olan bu
firma “liderlik” yapar ve diğerleri de buna uyar. Yani “uydulaşma stratejisi” güderler. Fakat lider durumunda olan firma ötekileri piyasadan eleyebileceğine inanırsa, bir süre zararına çalışmayı da göz önüne alarak ileride piyasasının tümünü ele geçirmeyi ve tekel kurmayı tercih eder. Lider veya önder firma tıpkı bir tekelci firma gibi hareket eder. Yani en yüksek karı elde edecek üretim miktarı ve fiyat düzeyinde dengeye erişir. Fakat onun önderliğini kabul etmiş firmalar kendi ölçülerine göre kar maksimizasyonuna gidemez. Fiyat önderliği yapan firmanınkinden farklı bir fiyat politikası izlemeyi sakıncalı bulan bu firmalar, optimal üretim miktarının üzerinde bir üretime çıkmak zorunda kalır ve dolayısıyla daha az kar elde eder.
g) Oligopol piyasalarında fiyatların genellikle uzun bir süre değişmediği veya sabit
kaldığı iddia edilir. Fiyatların karlılığını açıklayan çeşitli modeller Hotelling, Richard Chamberlin ve Paul Sweezy gibi ünlü Amerikan ekonomistleri tarafından geliştirilmiştir.
3.BÖLÜM
“ TAM REKABET VE TEKEL PİYASALARININ KARŞILAŞTIRILMASI “
Her iki piyasa türünün birbirinden ayırt edici nitelikleri şöyle sıralanabilir:
1. Tam rekabette firmalar daha düşük fiyatlarda satış yaparlar. Çünkü tekel piyasasının
denge fiyatı uzun dönemde maliyet eğrisinin minimum noktasında olmadığı için daha yüksek düzeydedir.
2. Tam rekabette firmalar daha düşük maliyetlerde üretimde bulunmalarına karşın
tekelde üretim maliyeti daha yüksektir.
3. Tam rekabette firmaların üretim miktarı tekelci firmanınkini geçer. Böylece tam
rekabette firmalar daha düşük maliyetlerle daha fazla üretimde bulunurlar. Tekelci firmada atıl kapasite büyük bir sorun olabilir.
4. Tekelci firmada atıl kapasite sonucu, toplum açısından üretim kaynakları savurganlığı
söz konusudur.
5. Tekelci firmalar tam rekabete kıyasla aşırı karlar elde ederler. Bunun sonucu gelir
dağılımında eşitsizliklere yol açar. Tekellerin büyük karlar sağlamaları genellikle yoksul halkın veya düşük gelirli grupların gelirlerinin daha da azalmasına yol açtığı için toplum açısından “sosyal adalet” ilkesi ile bağdaşmayan sonuçlar doğurur.
6. Tam rekabette talep eğrisi tam esnek yani yatay bir doğru olmasına karşın, tekelde
negatif eğimli piyasa talep eğrisinin aynısıdır.
7. Tam rekabette talep marjinal ve ortalama gelir eğrileri aynı eğri ile temsil edildiği
halde, tekelde marjinal gelir eğrisi birbirinin aynısı olan talep ve ortalama gelir eğrilerinin altındadır.
8. Tam rekabet piyasasında denge marjinal maliyetin fiyata eşit olduğu noktada, tekelde
ise marjinal maliyetin marjinal gelire eşit olduğu yerde sağlanır.
Rekabetin tam kurallarıyla uygulanabilmesi için piyasanın durum ve niteliği çok önemlidir. Rekabete elverişli olmayan bir piyasada rekabet kurallarının uygulanmasından söz edilemez. Bunun için piyasa kavramı ve tanımı, rekabeti belirleyici kuralların değerlendirilmesinde önem arz eder.
Piyasa, genel anlamıyla “bir mal için alıcılar ile satıcıların karşı karşıya geldikleri yerdir”. Ancak günümüzün teknolojisinin getirdiği iletişim ve ulaşım devrimi nedeniyle artık, piyasa bir yer olmaktan çıkıp genel anlamda bir ortamı ifade edebilmektedir.Çünkü, satıcı ile alıcının bir yerde buluşmasının gereği kalmamıştır.Artık, satıcı veya alıcı istediği malı telefon, internet veya faks aracılığı ile arz veya talep edebilmektedir. Diğer bir ifade ile piyasa yalnız bir yer olarak değil, bir malın alıcılarıyla satıcıları arasında iletişimi sağlayan her türlü organizasyon, her türlü teknik imkan olarak anlaşılmaktadır. Böyle olunca, piyasa somut kalıbından çıkıp arz ve talebin konusunu oluşturan mal ve hizmetlerin türüne ve adına göre değişen bir piyasa türünün ortaya çıkmasına yol açmıştır.
AB Rekabet Hukuku da bu anlayıştan yola çıkarak üye ülkeler arasındaki pazarı iki açıdan değerlendirmiştir. Bunlardan ilki, geniş anlamda yer itibariyle üye ülkelerin coğrafi sınırlarından oluşan bir Ortak Pazar, diğeri de bu ortak pazarın bir bölümünü oluşturacak “ilgili pazar”’dır. Ortak pazarın içinde iktisadi anlamda arz ve talebe konu olan bütün mal ve hizmet pazarıdır.
2.BÖLÜM
“ PİYASA ÇEŞİTLERİ “
Yukarıda da değindiğimiz gibi, rekabetin etkin şekilde cereyan etmesi ve sağlanması doğrudan doğruya piyasanın yapısı ve varolan koşullarına bağlıdır. Bu nedenle,piyasayı yapısına göre sınıflandırılan türlerine değinmek serbest rekabetin tanımı açısından yararlı ve isabetli olacaktır. Ekonomistler, piyasayı genel olarak belli yapıya göre sınıflandırmışlardır. Bu piyasaların başta gelen türleri olan monopol, oligopol ve tam rekabet piyasalarının tanımına değinmek gerekir.
A. Tam Rekabet Piyasası
1.Tam Rekabet Piyasasının Özellikleri:
Tam rekabet piyasasının ayırıcı özelliği, piyasadaki alıcı ve satıcıların tek başlarına fiyatı etkileme gücüne sahip olmamalarıdır. Yani tam rekabet koşullarında firmalar bağımsız fiyat politikası güdemez. Her firma için fiyat önceden saptanmıştır ve firmalar bunu kabullenmek zorundadır. Her bir firmanın sabit fiyatla karşılaşması yatay “fiyat doğrusu” ile ifade edilir. Tam rekabet piyasasını oluşturan koşullar aşağıdaki gibidir:
• Piyasada aynı malı üreten ve satın almak isteyen çok sayıda satıcı ve alıcı vardır.
Piyasada çok sayıda üretici ve satıcı firma olduğundan dolayı, bunların her birinin üretim ve satış miktarı o malın piyasadaki toplam satış miktarı içinde önemsiz bir yer tutar. Böylece bir firma satış miktarını arttırdığı veya azalttığında, hatta sıfıra indirdiğinde malın fiyatında hissedilir bir değişme olmaz. Yani her bir firma piyasa fiyatını olduğu gibi kabullenmek zorundadır. Aynı durum alıcılar için de geçerlidir. Alıcılar da çok sayıdadır. Buna göre, bunlardan herhangi birinin o maldan daha çok veya daha az satın alma kararı malın fiyatına etkilemez. Bu, “atomisite varsayımı” olarak adlandırılır.
• Tam rekabet piyasasında alıcıların ve satıcıların piyasaya giriş çıkışları tamamen
serbesttir. Üretim faktörlerinin hareketliliği tamdır. Firmalar, uygun gördükleri zaman bir yerden başka bir yere, bir endüstriden başka bir endüstriye geçebilir.
• Tam rekabet piyasasında üretilen veya satılan mallar homojenlik gösterir. Bunun
anlamı çeşitli firmalar tarafından piyasaya sürülen aynı tür mallar arasında kalite ve özellikler bakımından fark olmamasıdır. Örneğin müzik seti piyasasında tam rekabet söz konusu ise, her bir firmanın aynı büyüklükteki müzik setleri arasında kalite ve nitelik bakımından farklılık yoktur. Yani alıcının A firmasının ya da B firmasının malını tercih etmesi için herhangi bir neden yoktur.
• Gerek alıcılar ve gerekse satıcılar piyasa hakkında tam bilgiye sahiptirler. Bu, “açıklık
varsayımı” olarak adlandırılır. Alıcı ve satıcılar piyasayı yakından ve iyice tanıdıklarından, hangi malın nerede ne fiyatla satıldığını sağlıklı olarak bilir.
Bütün bunların bir sonucu olarak, tam rekabet piyasasında hem alıcılar hem de satıcılar tek başlarına piyasayı etkileme gücüne sahip değildir.
2. Tam Rekabette Uzun Dönem Dengesinin Sonuçları
Uzun dönem denge durumunda piyasa fiyatı, kısa dönem ve uzun dönem maliyet eğrilerine bu maliyetlerin minimum olduğu noktada eşittir. Bu durum tüketici, üretici ve toplumun kısıtlı kaynaklarının kullanılışı açısından aşağıda sıralanan bazı önemli sonuçları içerir:
a. Uzun dönem dengesi sağlandığında tüketicilerin arzularına en uygun mal demeti üretilmektedir. Yani tüketicilerin kullanmayı arzu ettiği mallardan, arzu ettiği miktarda üretilmektedir. Uzun dönem dengesi sağlandığında fiyat ve uzun dönem marjinal maliyet birbirlerine eşittir. Talep veya fiyat toplumun o mala verdiği önemin bir ölçüsü sayılabilir. Uzun dönem marjinal maliyet ise o malın marjinal toplumsal maliyeti olarak kabul edilebilir. O halde bu ikisinin birbirine eşit olması toplumun arzu ettiği malın, arzu ettiği miktarda üretilmiş olması demektir.
b. Uzun dönem dengesi sağlandığında üretimin maliyeti mümkün olan en düşük düzeydedir. Bütün firmalar uzun dönem maliyet eğrisinin minimum noktasında işlevlerini sürdürmektedir. Kurulması mümkün olan değişik büyüklükteki tesislerden en uygun büyüklükte olan yani optimum kapasite kurulmuştur. Kurulan bu tesis, maliyetin en düşük olmasını sağlayacak
şekilde, yani tam kapasite ile çalıştırılmaktadır. Bu, denge üretim düzeyinin kısa dönem ortalama maliyet eğrisinin minimum noktasına denk gelmesi demektir.
c. Uzun dönem denge durumunda fiyat ortalama maliyete eşittir. Ortalama maliyet mümkün olan en düşük düzeyde olduğuna göre fiyatta mümkün olan en düşük düzeydedir. Şu halde tüketiciler arzu ettikleri malı, arzu ettikleri miktarda, hem de mümkün olan en ucuz fiyata sağlayabilmektedirler.
d. Fiyatın ortalama maliyete eşit olması aşırı karın sıfır olması demektir. Uzun dönem dengesi sağlandığında hiçbir firma aşırı kar elde edemez. Başka bir deyişle üretim faktörleri üretime katkılarının normal karşılığını elde etmektedir. Bu da gelir dağılımı açısından elde edilen bir durum, tam rekabet piyasasının bir başka olumlu sonucudur.
e. Son olarak, tam rekabette reklama gereksinim duyulmaması kaynak savurganlığını önler. Tam rekabette firmalar fiyatı veri kabul eder ve bu fiyattan satabildikleri kadar mal satar. Satışı arttırmak için fiyatı düşürmek zorunda değillerdir. Şu halde reklam tam rekabette gereksizdir. Böylece kaynakların bir kısmının satış arttırıcı faaliyetlere ayrılması gerekmez.
B. Monopol (Tekel ) Piyasa
Eksik rekabet türlerinden biri olan tekel (monopol), tam rekabet piyasasına en uzak olan piyasa çeşididir. Bir piyasada belli bir malın tek satıcısı var ise veya tek satıcı bir malın bütün arzını elinde tutuyorsa böyle bir piyasaya “satıcı tekel” veya kısaca “tekel piyasası” adı verilir. Eğer piyasada mevcut bulunan tek bir firma satıcı değil de alıcı ise buna da “monopson (tek alıcı) piyasası” adı verilir. Tekelci bir piyasada satıcı firmanın hiçbir rakip firmadan korkusu yoktur. Çünkü aynı malı üreten veya arz eden başka bir firma yoktur. Dolayısıyla, satış fiyatını koyarken tekelci firma tam bir bağımsızlık içinde hareket eder.
1. Tekel Piyasasının Özellikleri
Tekelci piyasanın oluşumunda en önemli etken arz ettiği malın kolayca ikame edilememesi yani bu malın yerini alabilecek malların kolay bulunamamasıdır. Tekelci firmanın arz ettiği malı ne kadar yakından ikame edebilecek mal var ise, tekelci firmanın etkenliği o derece azalır. Bir malı yakından veya uzaktan ikame edebilecek diğer malların mevcut olabileceği göz önüne alınırsa, tam bağımsız bir tekelci piyasadan bahsetmek olağan dışıdır. Yani tekelci firma az veya çok da olsa piyasada belli bir rekabetle karşılaşır. Tekelci firmanın tam bir bağımsızlık içinde fiyat saptama gücünü sınırlayan etkenlerin başında, tekelci firmanın arz ettiği malı ikame edici yani yerini alabilecek malların fiyatları gelir. Örneğin linyit kömüründe tekel kuruluş bir firma, linyit satış fiyatlarını fazla yüksek tutamaz. Çünkü diğer kömür çeşitleri ve elektrik enerjisi de linyit yerine ikame edeceğinden bunların dolaylı rekabeti de göz önüne almalıdır.
Tekelci firmanın bağımsızlığını etkileyen ikinci bir faktör alıcıların satın alma gücü, yani “aile bütçelerinin sınırlılığı”dır. Tekelci “bütün piyasa benim denetimimde” düşüncesiyle satış fiyatını çok yüksek saptarsa, karşısında tek alıcı bile bulamayabilir.
Özetle tekel gücünün başlıca dört kaynağı vardır:
a. Varlığın bir yasaya veya devletten aldığı bir ayrıcalığa borçlu olan tekeller:
Ülkemizdeki sigara ve içki tekeli gibi
b. Bir doğal kaynağın tek sahibi olması durumu: Örneğin OPEC örgütü.
c. Anlaşmalar yoluyla firmaların bütünleşmelerinden doğan tekeller: Firmalar aralarında kartel veya tröst anlaşmaları yaparak tek bir örgüt durumunda bütünleşebilirler.
d. Fiili bir durumdan yararlanarak ortaya çıkan tekeller: Örneğin belli bir iş kolunda ilk
kurulan ve sonra gelişip güçlenen bir firma, o iş kolunda uzun süre tek firma olarak kalabilir. Eğer bu iş kolu büyük yatırımları ve yüksek düzeyde teknoloji gerektiriyorsa, diğer firmaların bu iş kolunda tutunmaları güç olduğundan tekelci firma varlığını uzun süre koruyabilir.
Tam rekabet piyasasında aynı malı üreten firmaların oluşturduğu topluluk endüstri olarak tanımlanmıştı. Tekelci piyasada tek bir firma olduğu için burada firma ve endüstri ayrımı yapılamaz. Tekelci firma aynı zamanda endüstridir.
2. Tekel Piyasasında Uzun Dönem Dengesi
Tekelde kısa dönem firma dengesi ile uzun dönem firma dengesi arsında önemli bir fark yoktur. Çünkü tekelci piyasada yalnız bir tek firma olduğu için firma ve endüstri aynı anlama gelir. Tam rekabetten farklı olarak uzun dönem dengesi için başka firmaların piyasaya girişi söz konusu değildir. Zaten başka firmaların piyasaya girişi söz konusu olursa artık tekel ortadan kalkmış demektir. Firma uzun dönemde de marjinal maliyetin marjinal gelire eşit olduğu noktada dengeye ulaşır.
3. Tekel Piyasalarına Neler Yapılabilir?
1. Devlet tarafından fonksiyonel bir rekabet politikası oluşturulmalıdır.
2. Piyasada rekabeti geliştirecek kural ve kurumlar oluşturulmalıdır.
3. Kartel, tröst ve benzeri oluşumları engellemek için yasal düzenlemeler yapılmalı ve bu
oluşumlarla etkin bir şekilde mücadele edilmelidir.
C. Oligopol Piyasa
1. Oligopol Piyasasının Özellikleri
Tam rekabette çok sayıda firma, monopolde bir tek firma bulunur. Oligopol piyasası ise az sayıda satıcı firmanın, fakat çok sayıda alıcının olduğu bir piyasa türüdür. Oligopol piyasası genellikle güçleri birbirine eşit üç, beş veya sekiz adet dev firmalardan oluşan piyasadır. Dev firmaların yanında bazen bir takım küçük “uydu firmalar” da bulunabilir. Önemli maddelerin çağımız piyasalarında az sayıda dev firmaları vardır. Bakır, aliminyum, demir – çelik, otomobil, traktör, kamyon, oto lastiği, petro-kimya ve ağır sanayi dallarında piyasaya hakim olan üç veya beş büyük firma vardır.
Oligopol piyasalarının özelliklerini şöyle sıralanabilir:
a) Oligopol piyasalarında satıcı firmaların sayısı, ne tekel piyasasındaki gibi fiyatı dikte
etme veya yönlendirme gücünü firmaya verecek kadar az; ne de her birinin fiyatı etkilemeyeceği kadar çoktur. Oligopol piyasasında firmanın piyasadan çekilmesi toplam arzı önemli oranda etkileyecek ve fiyatların yükselmesine yol açabilecek ciddi bir olaydır. Yeni bir firmanın piyasaya girmesi de fiyatları düşürebilecek ve diğer firmaları rahatsız edecek bir olaydır.
b) Oligopol piyasasına aşağıdaki nedenler dolayısıyla yeni firmaların girişi kolay olmaz:
1- Üretim faktörlerini veya girdileri sağlamada ekonomiklikler ya da patentli
üretim yöntemleri nedeniyle mevcut firmaların mutlak maliyet avantajları,
2- Mevcut firmaların ürünlerine tüketicinin alışkanlıkları ve bağımlılıkları,
3- Yeni girecek firmaların maliyetlerini minimum yapacak yani en aza indirecek
geniş bir pazar bulamamaları ve ekonomik büyüklükte olmamaları,
4- Piyasaya girmek isteyen firmaların finansal olanaklarını aşan büyük sermaye
gereksinimleri gibi.
c) Oligopol piyasasında tüm firmaların malları birbirine benzer nitelikte yeni
standartlaşmış ise buna “homojen oligopol”, eğer firmaların malları birbirinden farklı buna da “farklılaşmış oligopol” denir. Homojen oligopole çimento ve çelik endüstrilerini; farklılaşmış oligopole ise otomobil, makine ve yapı malzemelerini örnek verebiliriz. Farklılaşmış oligopolde ürünler fiziksel bakımından farklı olduğu gibi; reklam, satış politikası, ticari ad ve başka faktörlerde bir firmanın ürünün bir başka firmanınkinden farklı kılar.A
d) Oligopol piyasalarında firmalar birbirlerinin davranışlarını çok yakından kollamak
zorundadırlar. Oligopolde firma sayısı az ve her biri önemli olduğu için firmalardan birinin üretim miktarı, malın kalitesi, satış miktarını arttırma çabaları ve izleyeceği fiyat politikası öteki firmaları etkiler. Dolayısıyla her firma davranışlarını saptarken diğerlerinin ne yaptığını incelemek ve kendi tutumuna göre onların tepkisinin ne olacağını hesaba katmak zorundadır. Bu bakımdan oligopol piyasalarında firmaların durumunu kumar oynayan oyuncuların durumuna benzetmek mümkündür. Bu nedenle, bazı ekonomistler oligopol teorisinin ancak “oyun teorisi ile açıklanabileceğini” ileri sürerler. Tüm çabalara rağmen, oligopol piyasasını açıklayan genel bir yaklaşım veya genel bir kuram ortaya atılamamıştır.
e) Oligopol piyasalarında firmalar genellikle fiyat rekabetine teşebbüs etmez, belli bir
fiyatı koruyup sürdürmek ister. Bu nedenle firmalar arasında fiyat konusunda gizli bir anlaşma olduğu söylenir. Nitekim eşit ekonomik güçlere sahip iki veya üç büyük firmanın bulunduğu oligopol piyasalarında, fiyat savaşına girerek birbirlerini yenemeyeceklerini kestiren firmalar açıklanmayan bir ortak anlayış içinde sadece reklam yoluyla rekabeti seçer ve aralarında koalisyon kurar. Televizyon reklamlarında görülebileceği gibi aynı malın şeklini, görünümünü, ambalajını değiştirerek rekabete girerler. Bu arada diğer rakiplerin adlarından ve ürün özelliklerinden kesinlikle bahsedilmez, yalnızca kendi ürünlerinin diğer ürünlerden üstün olduğu iddia edilir.
f) Eğer oligopol piyasasındaki birisi çok büyük ve güçlü ise, o zaman en güçlü olan bu
firma “liderlik” yapar ve diğerleri de buna uyar. Yani “uydulaşma stratejisi” güderler. Fakat lider durumunda olan firma ötekileri piyasadan eleyebileceğine inanırsa, bir süre zararına çalışmayı da göz önüne alarak ileride piyasasının tümünü ele geçirmeyi ve tekel kurmayı tercih eder. Lider veya önder firma tıpkı bir tekelci firma gibi hareket eder. Yani en yüksek karı elde edecek üretim miktarı ve fiyat düzeyinde dengeye erişir. Fakat onun önderliğini kabul etmiş firmalar kendi ölçülerine göre kar maksimizasyonuna gidemez. Fiyat önderliği yapan firmanınkinden farklı bir fiyat politikası izlemeyi sakıncalı bulan bu firmalar, optimal üretim miktarının üzerinde bir üretime çıkmak zorunda kalır ve dolayısıyla daha az kar elde eder.
g) Oligopol piyasalarında fiyatların genellikle uzun bir süre değişmediği veya sabit
kaldığı iddia edilir. Fiyatların karlılığını açıklayan çeşitli modeller Hotelling, Richard Chamberlin ve Paul Sweezy gibi ünlü Amerikan ekonomistleri tarafından geliştirilmiştir.
3.BÖLÜM
“ TAM REKABET VE TEKEL PİYASALARININ KARŞILAŞTIRILMASI “
Her iki piyasa türünün birbirinden ayırt edici nitelikleri şöyle sıralanabilir:
1. Tam rekabette firmalar daha düşük fiyatlarda satış yaparlar. Çünkü tekel piyasasının
denge fiyatı uzun dönemde maliyet eğrisinin minimum noktasında olmadığı için daha yüksek düzeydedir.
2. Tam rekabette firmalar daha düşük maliyetlerde üretimde bulunmalarına karşın
tekelde üretim maliyeti daha yüksektir.
3. Tam rekabette firmaların üretim miktarı tekelci firmanınkini geçer. Böylece tam
rekabette firmalar daha düşük maliyetlerle daha fazla üretimde bulunurlar. Tekelci firmada atıl kapasite büyük bir sorun olabilir.
4. Tekelci firmada atıl kapasite sonucu, toplum açısından üretim kaynakları savurganlığı
söz konusudur.
5. Tekelci firmalar tam rekabete kıyasla aşırı karlar elde ederler. Bunun sonucu gelir
dağılımında eşitsizliklere yol açar. Tekellerin büyük karlar sağlamaları genellikle yoksul halkın veya düşük gelirli grupların gelirlerinin daha da azalmasına yol açtığı için toplum açısından “sosyal adalet” ilkesi ile bağdaşmayan sonuçlar doğurur.
6. Tam rekabette talep eğrisi tam esnek yani yatay bir doğru olmasına karşın, tekelde
negatif eğimli piyasa talep eğrisinin aynısıdır.
7. Tam rekabette talep marjinal ve ortalama gelir eğrileri aynı eğri ile temsil edildiği
halde, tekelde marjinal gelir eğrisi birbirinin aynısı olan talep ve ortalama gelir eğrilerinin altındadır.
8. Tam rekabet piyasasında denge marjinal maliyetin fiyata eşit olduğu noktada, tekelde
ise marjinal maliyetin marjinal gelire eşit olduğu yerde sağlanır.
As stated by Stanford Medical, It is really the SINGLE reason this country's women get to live 10 years longer and weigh 19 KG lighter than us.
(By the way, it has absolutely NOTHING to do with genetics or some secret-exercise and EVERYTHING to do with "HOW" they eat.)
BTW, What I said is "HOW", and not "what"...
Tap this link to reveal if this short test can help you find out your real weight loss potential