I. MARKA İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
Günümüz ticari hayatında markalar önemli rol oynar. Ulaştırma telekomünikasyon ve reklamcılık faaliyetlerinin hızla geliştiği dünyamızda pazarda pay alabilmek birazda marka imajına bağlıdır.
Bu gün birçok marka insanların zihninde kalite ve güveni ifade eder. Öyle ki Coca Cola, Marlbora gibi markaların değeri belki de şirketlerin üretim tesislerinin fiziki değerlerinden fazladır.[1]
Marka imajının bu kadar önem kazandığı günümüzde ülkemizde de marka konusundaki uygulamalar yenilenerek, marka ihlalcilerin haksız rekabet sağlamalarının önlenmesine ve böylece marka sahiplerinin haklarının korunmasına çalışılmaktadır.
Ülkemizde ilk defa 1871 yılında Alamet-i Farika Nizamnamesi ile düzenlenen marka mevzuatı, 1965 tarihli 551 sayılı Markalar kanunu ile devam etmiş ve bununda yerine 27.06.1995 tarih ve 22326 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname yürürlüğe girmiştir.[2]
Bu gün marka tescil işlemleri 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 4128 sayılı Kanun ve Yönetmeliklere göre Türk Patent Enstitüsü tarafından yapılmaktadır.
1.1. Markaların Tanımı
556 sayılı KHK’de marka; “Bir işletme mal veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir” şeklinde tanımlanmaktadır.
Kısaca marka; Üretici ya da satıcı firmaların, pazara sundukları malların kimliğini belirleyen ve mallarını rakip mallardan ayırt edilmesini sağlayan bir isim, simge, şekil ya da bunların çeşitli birleşimleridir.[3]
1.2. Marka Çeşitleri
Markalar çeşitli yönlerden ayrıma tabi tutulurlar. Markalar, fabrika markaları, ticaret markaları ve hizmet markaları olarak gruplandırılabilecekleri gibi ferdi, müşterek ve birlik markaları olarak da bir gruplamaya tabi tutulabilir.[4]
556 sayılı KHK’ye göre tescil edilecek marka çeşitleri şunlardır:
a) Ortak Marka: Üretim veya hizmet işletmelerinden oluşan, bir grubun mal veya hizmetlerinin diğer hizmetlerinin mal veya hizmetlerinden ayırmaya yarayan işaretlerdir.
b) Garanti Markası: Marka sahibinin kontrolü altında birçok işletme tarafından o işletmelerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi menşelerini ve kalitesini garanti etmeye yarayan işarettir.
c) Ticari Marka: Bir işletmenin imalatını ve ticaretini yaptığı malları başka işletmelerin mallarından ayırt etmeye yarayan işarettir.
d) Hizmet Markası: Bir işletmenin hizmetlerini, diğer işletmelerin hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işarettir.
Bunlar yanında marka kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için şu şekilde bir ayrım yapılabilir.[5]
I. Biçime Göre
a. Kelime Markaları: Philips, Gervars, BP, IBM vb gibi
b. Tasarım Markaları: Adidas’ın yoncasında olduğu gibi grafik olarak temsil edilen kelime markalarıdır.
c. Üç Boyutlu Markalar: Mercedes’in yıldızı gibi.
d. Biçim Markaları: Coca Cola şişesinin şekli gibi.
II. Fonksiyonlarına Göre:
a. Ürün Markaları
b. Hizmet Markaları
III. Marka Sahiplerine Göre:
a. Garanti Markaları
b. Münferit Markalar
c. Ortak Markalar
1.3. İyi Bir Markanın Özellikleri
- Basit, kısa, kulağa hoş gelen ve hatırlanması kolay olandır.
- Her dilde telafuzu kolaydır.
- Ambalajlamaya ve etiketlenmeye uygundur.
- Reklam araçlarıyla kolayca kullanılır.
- Dikkat çekicidir. Marka kalitesini ima eder.
1.4. Markanın Tarihçesi
Marka hakkının tarihi gelişmesi, diğer entelektüel mülkiyet türlerinden daha geriye gitmektedir. Arkeologların bulduğu M.Ö. 5000 yıllarına taş devrine ait topraktan yapılmış eşyaların üzerine işaretler (markalar) yapıldığı görülmüştür. Bu ilkel markalar, üretenini değil de, daha çok eşyanın sahibini belirlemekte ve bir tür orijin fonksiyonunu ifade etmekte idi.
1.4.1. Eski Mısır ve Mezopotamya’da
Eski Mısır’da kral mezarlarından çıkarılan, M.Ö. 3200 yıllarına ait pişirilmiş çamur topraktan yapılmış gereçlerin üzerinde bulunan markalar, bu ürünlerin üretim kaynağını belirlemekteydi. Amaç, kusurlu ürünleri üretip pazarlayanları tespit edip cezalandırmaktı. Bu durumda, o zamanlarda, ticaret alanına dahil hizmetlerin çoğunluğu köleler eliyle yapılmakta olduğundan, sonuçta cezalandırılan sahibi çalıştırılan değil de çoğunlukla talihsiz kölelerden biri olmaktaydı. Yine M.Ö. 3000 yıllarında, Mezopotamya’da, Sümer kentlerini de, ürünlerin imal edeni ile satımını yapanlarını gösteren, silindir şeklinde bir tür marka fonksiyonu ifade eden, mühürler kullanılmaktaydı.[6]
1.4.2. Eski Yunan ve Roma’da
Eski Yunan’da Girit Knosos’ta, M.Ö. 3500 yıllarına kadar uzanan tersine biçimlendirilmiş taştan yapılmış mühür şeklinde markalar bulunmuştur. Bu mühür markalar, çömlekten yapılan eşyaya uygulanmaktaydı.
Yine Eski Yunan’da, aynı şekilde Korint kendi yakınlarında, M.Ö. 2000 yıllarında yapılmış yapımcının markasını taşıyan markaların uygulandığı ev gereçleri toprak altından çıkarılmıştır.[7]
Ancak, Roma uygarlığı, M.Ö. 500 ve M.S. 500 arası döneminde günlük hayatın her safhasında ve her alanında markaları bolca kullanan bir ekonominin varlığını gösteren belgeleri bize ulaştırmıştır. Latin literatüründe, peynir, şarap, lamba, ilaç ve cam kaplara uygulanan markalardan çokça söz edilmektedir. Çoğunluğu çömlekten yapılmış, ev gereçlerinde ve sair emtiada uygulanmış 6000 farklı türde marka tespit olunmuştur. Bu markalar genelde, resim, hayvan, arı, arslan ve kalp şekillerinde oluşturulmuş bulunmaktaydı. Bu markalar günümüz markalarına şaşılacak derecede benzemekteydi.
Örneğin, gaz lambalarının yapımcısı, Markus Rutilus Lupus, ürünlerinde ticaret markası olarak, kurt başı dizaynını uygulamakta ve kullanmaktaydı. Yapımcı Markus Rutilus Lupus’un soyadı olan “Lupus” Latin dilinde kurt anlamına gelmekteydi.
1.4.3. Orta Çağda
M.Ö. 5. Asırla, Roma İmparatorluğunun çöküş tarihi olan, 2. asır arasındaki devirde ticaret markalarına ait yeterli bilgilere rastlanmamaktadır. Ancak, bundan sonra, Avrupa da bir çok türde ürün ve eşya üzerine, ticaret markalarının yaygın olarak kullanılmış olduğu görülmektedir. Esnaf ve sanatkar kuruluşlarının kontrolü altında marka bu kuruluşlarca, alıcı topluma garanti edilen, kalite standardını sağlamak suretiyle garanti fonksiyonu ve ayrıca üreticisini belirtmekte olduğundan dolayı da orijin fonksiyonu ifa etmekteydi.
1.4.4. Fransa’da ve İngiltere’de
Fransa’da da Avrupa kıtasında da marka hukuku gelişmelerine paralel gelişmeler gözlenmiş, meslek denetiminde, üretici ve pazarlamacılarla, “tacir markaları” kullanılmıştır. Bu markalar ürünü üreteni değil de, satıcının güvenilirliğini göstermekteydi. 1824’te mamul eşya üzerine konan adlar, 1857’de Fabrika ve Ticaret Markaları Kanunları kabul edilmiştir.[8]
İngiltere de, markalarla ilgili en eski yasal düzenleme, II. Henry zamanında 1266’da, çıkarılan bir kanundur. Bu kanun hükümlerine göre her fırıncının ürettiği ekmeklerin üzerlerinde bir markasının bulundurulması zorunluydu. 1373’de çıkarılan bir kararname, Londra’da faaliyet gösteren şişe yapımcılarına ürettikleri şişe ürünleri üzerine ferdi markaların uygulama zorunluluğunu getirmişti.
İngiltere’de görülen en eski tarihli marka davasında (1452), bir sanatkarın dul eşine bıçakçı olan kocasının sağlığında, sahip olduğu markayı kullanmasına izin verilmişti. 1619’da görülen en eski markaya tecavüz davasının konusu, bir konfeksiyoncunun markasının, bir diğer konfeksiyoncu, tarafından üretilen kalitesiz ürünlerde kullanılması uyuşmazlığı oluşturmuştur. Ancak 19. asırda marka hakkı diğer haklar gibi, devir temlik olunabilecek ve korunabilecek bir mülkiyet tür ve hak olarak kabul edilmiştir.[9]
1.4.5. Amerika’da
Amerika’da İngiltere’de olduğu gibi, ilk ticaret markaları, sürüleri damgalama ve süt dağıtımlarını gösterme aracı olarak kullanılmıştır. İlk marka uyuşmazlığı davası, 1837’de Massachussetts eyaletinde görülmüştür. Daha sonra Federal seviyede, ilk marka davası da yine aynı eyalette 1870 tarihinde karara bağlanmıştır. Bu davaların konusunu, bir İngiliz üreticisinin marka hakkında bir Amerikan vatandaşı tarafında tecavüz edilmesi olayı teşkil edilmiştir.[10]
Ticaret Markalarının düzenlenmesi, 1870, 1905 ve 1920 yıllarında yapılan kanunlara konu olmuş ve nihayet bu gün yürürlükte olan ve (1988) li “Lanham Act” olarak bilinen markalar kanunu çıkarılmıştır.
Bu gün ticaret markası, emteanın (genelde) kaynağını belirleyen bir sembol görevi yapmaktadır. Bilindiği gibi 19. asrın ortalarından itibaren mal ve hizmetler alanında büyük üretim (mass produntion) safhasına geçilerek, büyük ölçüde mal ve hizmet dağıtımı, pazarlanması (marketing) gerçekleştirilmiş, işte bu oluşumla birlikte, markanın mal ve hizmetlerinin üretim ve dağıtımında ne derece büyük önemi olduğu anlaşılmıştır. Artık tüketici bilmektedir ki, aynı marka altında üretilen veya pazarlanan mal veya hizmet aynı kaliteye sahiptir. Çünkü mal veya hizmetin kontrolü aynı firmanın kuruluşun kontrolü altındadır. Amerika’nın Federal Yüksek Mahkemesi yüksek hakimlerinden (justices) Felix Frankfurter’in dediği gibi, marka aynı mal veya hizmete tüketicileri çeken "bir tür ticaret manyetizmi”dir.
Bu ülkede, 1970’de çıkarılan ilk Federal kanun hükümleri dahilinde tescil olunan marka sayısı sadece 121 iken, bu rakam 1970 yılında 23.447 olmuş ve 1989 yılı sonunda 1.560.000’e ulaşmıştır. Böylece ticaret markası , Amerikan toplumunda, modern ticaretin (üretim ve alım satımın) vazgeçilmez esaslı bir unsuru haline gelmiştir.
1.4.6. Uluslar arası Alanda Gelişim
Endüstriyel Mülkiyet hakkı ile ilgili 1983 Paris Convention’nunda ulaslararası bir tescil olanağı bulunmaktaydı. Ancak, 1991’de bu konvansiyona taraf bazı ülkeler Madrid Anlaşması ile bunu sağlama yoluna gittiler. Bu anlaşma ile, ülkesinde marka tescili yaptırmış bulunan marka sahibine uluslar arası kayıt ofisinde, markasını tescil ettirmek ve bunun takibinde diğer üye ülkelerde markasını tescil ettirme olanağı sağlanmıştır.
Trips Anlaşması, taraf ülkelere, Paris Convnetion’un markalarla ilgili hükümleri uygulama zorunluluğu getirmektedir. Anlaşma aynı zamanda konvansiyona atıfta bulunmakta ve bunun yanında üye ülkelere, marka hakkının korunması yolunda ek yükümlülükler de yüklemektedir.
Trips Anlaşması, marka olabilecek işaretler açısından da geniş tanımlamalarda bulunmakta ve servis markalarını da kapsayacak şekilde, marka tescilini gerekli kılmaktadır. Bu anlaşma, marka tescilinde sağladığı olanaklar açısından kendi yorumunu da getirmiştir. Bu yoruma göre, marka hakkı sahibi, ticari faaliyetleri sırasında, üçüncü kişilerce izinsiz olarak markasının aynının veya benzerinin kullanılmasına engel olmak hususunda, inhisari (exclusive) bir hakka sahiptir. Trips Anlaşması, bundan başka, Paris Conventionun tanınmış (well-known) markalarla ilgili hükümlerini, hizmet markalarını da kapsayacak tarzda ve ayrıca farklı mal ve hizmetlerde de, markanın sulandırılmış (diluted) şeklinde kullanılması da dahil olmak üzere (marka sahibinin bir zararı olduğu durumlarda) engellemek üzere genişletmiştir.[11]
1.4.7. Ülkemizde Gelişimi
1857 tarihli kanun ülkemizde, 551 sayılı markalar kanunun kabulü tarihine kadar yürürlükte kalan, Alamet Farika Nizamnamesi’ne kaynak teşkil etmiştir. 1965 yılında kabul edilen 551 sayılı markalar kanunu da 24.06.1995 tarihli ve 556 sayılı markaların korunması hakkında kanun hükmünde kararname ile, 51, 52 ve 53. maddeleri dışında yürürlükten kaldırılmıştır.
2. MARKA İLE İLGİLİ MEVZUAT
2.1. Kimler Marka Tescil Ettirebilir?
Marka Mevzuatının 3. maddesinde korumadan yararlanacak kişilerin özellikleri şunlardır:
- T.C. sınırları içinde ikametgahı olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler,
- Paris Sözleşmesi’ne Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması Hükümlerine göre başvuru hakkına sahip kişiler,
- T.C. uyruğundaki kişilere kanunen veya fiilen marka korunması tanınmış yabancı devletlerin gerçek ve tüzel kişileri (karşılıklık ilkesi)
2.2. Marka Başvurusu
Marka tescili yaptıracak kimse Türk Patent Enstitüsü’ne başvurur. Korumanın başlama tarihi, müracaat evrakının usulüne uygun olarak hazırlanıp Türk Patent Enstitüsü’ne verildiği gün, saat ve dakikalar posta ile yapılan başvurular ise, başvuru evrakının Enstitü’ye geliş tarihinden itibaren hüküm ifade eder.
Marka tescilleri sırasında en önemli konu, markanın seçimi ile marka tescilinin kapsayacağı malların ya da hizmetlerin saptanmasıdır. Markanın başkalarınca tescil ettirilmiş ya da kullanılan markalardan ayrıt edilebilecek şekilde farklı olması gerekmektedir.[12]
Marka tescil başvurusu öncesinde, tescili istenen ibarelerin, başkası adına tescilli olup olmadığının araştırılması Enformasyon ve Dökümantasyon Dairesi Başkanlığı’ndan ücret karşılığında ve sadece ticari markalar için istenebilir.
Başvuru dilekçesine eklenecek belgeler şunlardır;
1. Tescili istenen markanın yayma ve çoğaltılmaya elverişli en az 5x5 cm, en fazla 8x8 cm ebadında 20 adet örneği
2. Marka başvuru harcı, araştırma, inceleme ve değerlendirme ücreti ödendi belgesi aslı,
3. Marka vekili tayin edilmişse vekaletname,
4. Sınıf veya sınıfların ücretinin ödendiğini gösterir belge aslı,
5. Başvuru sahibi tüzel kişi ise noter tasdikli imza sirküleri
6. Başvuru sahibinin ticaretle, imalatla veya hizmetle uğraştığını gösterir belge,
7. Başvuru ortak ya da garanti markası için yapılmışsa noter tasdikli teknik yönetmelik
8. Rüçhan hakkı talep edilmişse, buna ait belgelerle ilk başvurunun yapıldığı ülkenin yetkili makamından alınacak rüçhan hakkı belgesi ve bu belgenin başvuruya ait bilgilerin kısmının Türkçe tercümesi,
9. Başvuru talebi sergilerdeki teşhire dayanıyorsa, serginin açıldığı ülkenin yetkili makamından alınacak, teşhir ettikleri markanın konulduğu mal ile bu markanın ambalaj üzerinde basılmış haliyle görünür şekilde konulduğu tarih ve serginin resmi açılış tarihini gösterir belge ve markanın tasdikli örneği
10. Marka tescil harcı ve marka tescil belgesi düzenleme ve sicil kayıt ücreti ödendi belgesi aslı,
11. Yabancı ülkede tescil edilmiş markaya dayanılarak yapılan başvurular için ticaretle, imalatla veya hizmetle uğraştığına dair belge yerine tescili yapan ülke tarafından verilmiş bulunan tasdikli marka tescil belgesi sureti ile bu belgenin Türkçe tercümesi,
12. Hizmet markasının tescili için yapılacak başvurularda, eğer hizmet markası daha önce fiilen kullanılmış ise ilk kullanım tarihini gösterir belgeler ve kanıtlar[13]
Enstitüye yapılan marka başvuruları yaklaşık iki ay kadar süren bir ön incelemeden sonra, uygun olanlar marka bülteninde yayınlanarak, üç ay süreyle üçüncü kişilerin itirazlarına açık tutulmaktadır. Markanın tescil edilip edilmeyeceğine itiraz süresi dolduktan sonra karar verilmektedir.[14]
Türkiye’de yapılan bir marka tescili, yalnız Türkiye sınırları içinde koruma sağlar. Markanın diğer ülkelerde de korunması için o ülkelerde de tescil ettirilmesi gerekir. Örneklerine günümüzde de sıkça rastlamak mümkündür. Bu nedenle de markaların korumaya ihtiyacı vardır.
Birinci bölümde marka ile ilgili genel bilgiler vermiş, marka çeşitleri, marka tescilini kimlerin yaptırabildiği, markanın hangi işaretleri içeremeyeceği, başvurunun nasıl yapılması gerektiği konularına değinmiştik. Bu bölümde ise markanın korunması, hükümsüzlüğü, tecavüz durumları vb konulara değinmeye çalışacağız.
2.3. Markanın Devamlılığı
Markanın devamlılığı bazı durumlarda varlığına bağlıdır. Şimdi bunları kısaca özetlemeye çalışalım.
2.3.1. Yenileme
Markanın koruma süresi 10 yıldır. Marka hakkının devamı için marka gerekli koşullar yerine getirilerek ve süresi içerisinde yeniletilmelidir. Koruma süresinin bitiminden itibaren 6 aylık süre içerisinde yenilenmeyen markalar hükümsüz sayılır. Yenileme için gerekli olan yenileme harç ve ücretin ödenmesi, koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden önceki 6 ay içinde gerçekleştirilir. Bu süre içinde yenileme başvurusunun yapılamaması durumunda yenileme istemi, ek bir ücretin ödenmesi koşuluyla koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden itibaren 6 aylık süre uzatımı içinde yapılabilir.
2.3.2. Adres Değişikliği
Marka sahibinin adresinde değişiklik olursa yeni adresini Enstitü’ye bildirmelidir. Adres değişikliği, ilgilinin markalarının tamamında yapılmalıdır.
2.3.3. Unvan Değişikliği
Marka sahibinin ünvanı değişirse, bu değişiklik marka tescil belgesine işlenmek ve sicile geçirilmek üzere TPE’ye bildirilmelidir. Unvan değişikliği de marka sahibinin tüm markalarında yapılmalıdır.
2.3.4. Nevi Değişiklik
Markanın veraset yoluyla intikal etmesi durumunda bu değişikliğin marka sicil kütüğüne işlenebilmesi için; istem dilekçesi, mahkeme kararı, tescil belgesi aslı, vekaletname veya imza sirküleri ile harç ve ücret ödendi belgesi aslı gerekir.
2.3.5. Birleşme
Marka sahibi işletmenin başka işletmeyle birleşmesi durumunda, markası yeni işletme adına geçirilmelidir.
2.3.6. Lisans
Marka sahibi, markasındaki eşyalardan bazılarının veya tamamının kullanma hakkını üçüncü kişilere verebilir.
Lisans, inhisarı lisans veya inhisarı olmayan yani tekeli olmayan şeklinde verilebilir. Sözleşmede belirtilmemişse inhisari değildir.
Tekeli lisans sözkonusu olduğu zaman, lisans veren başkasına lisans veremez ve hakkını açıkça saklı tutmadıkça kendisi de markayı kullanamaz. Yine sicile kaydedilmeyen lisans, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
2.3.7. Teminat
tescilli bir marka işletmeden bağımsız olarak teminat olarak gösterilebilir. Teminat olarak gösterilen marka üzerinde yenileme, adres değişikliği hariç, teminatı kabul edenin onayı olmadan herhangi bir değişiklik yapılamaz.
Teminatın marka sicilinden kaldırılabilmesi için; sözleşmenin karşılıklı olarak bozulduğunu gösterir belge olmalıdır veya teminatı kabul edenin noter olaylı beyanının verilmesi zorunludur.
2.3.8. Rehin
Tescilli bir marka işletmeden bağımsız olarak rehnedilebilir. Rehin edilen marka üzerinden yenileme ve adres değişikliği hariç, rehin alanın onayı olmadan herhangi bir değişiklik yapılamaz.
Marka üzerindeki rehin, rehinli alacaklının alacağından vazgeçmesi, rehin bir koşula veya süreye bağlı ise bu koşul veya sürenin ortadan kalkmış olması veya markanın icra yoluyla satılması ile sona erer.
2.4. Tescil ve Marka Tescilinin Yenilenmesi
2.4.1. Tescil İçin Başvurulacak Yer
551 sayılı MK’da tescil için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na başvurulması gerekirken 544 sayılı KHK ile Patent Enstitüsü’nün kurulmasıyla birlikte tescil başvuruları bu kuruma yapılmaktadır.
2.4.2. Himayesi
551 sayılı Markalar Kanunu’nun 3. maddesi hükmüne göre, marka tescili mecburi değildi. Tescil mecburiyeti Bakanlar Kurul Kararı ile sağlanmaktaydı. Tescil edilmemiş markalar, ancak genel hükümlere göre himaye edilebiliyordu.
Yine Markalar Kanunu bazı işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceğini hükme bağlamıştı. Genel hükümler, olarak bilinen TTK’da ise, tescil söz konusu olmadığından, marka için sınırsız koruma söz konusudur.
Bu iki yasa arasındaki farklılık, dolayısıyla özel kanun olan MK hükümlerine göre tescil edilemeyecek ve dolayısıyla da himaye edilemeyecek bir işaretin TTK’nın haksız rekabet ile ilgili genel hükümlerine göre himayesi mümkün olabilmekteydi.[15]
Ayrıca aynı emtia için aynı markayı daha önceden kullanıp piyasa tanıttığını ileri süren kimsenin, tescilli marka sahibine karşı iddia ve ispat hakkı da MK. Md.2 ile korunuyordu.[16]
Yapılan son düzenleme ile yani 556 sayılı KHK ile bu karmaşık durumdan kurtulunmuş, markaların tescili zorunlu hale getirilmiş, böylece de bu KHK ile markalar koruma altına alınmıştır.
2.4.3. Marka Tescil Belgesi
556 Sayılı KHK ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre başvurusunu eksiksiz yapmış veya eksikliklerini gidermiş ve süresi içinde hakkında itiraz yapılmamış veya yapılan itiraz kesin olarak reddedilmiş bir başvuru, tescil edilerek sicile kaydedilir. Başvuru sahibine “Marka Tescil Belgesi” verilir.
Marka sicili alenidir. Talep eden herkese yönetmelikte öngörülen ücreti ödediği takdirde tescil edilen markalarla ilgili sicil örneği verilir.
2.4.4. Yenileme Durumunda Tescil
Marka sahibinin veya vekilinin talebi üzerine yenileme harç ve ücretinin ödenmesi koşuluyla markanın tescili yenilenir.
Yenileme talebinin yapılması koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden önceki 6 ay içinde gerçekleştirilir. Bu süre kaçırıldığı takdirde ek bir ücretin ödenmesi koşuluyla koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden itibaren 6 ay içerisinde de yenileme yapılabilir.[17]
Yenileme süresi mevcut tescilin sona erdiği gün başlar. Yenileme sicile kayıt edilir ve yayınlanır. Yenileme için yeni marka tescili yapılıyor gibi yeniden dilekçe vb evrakların talep edilmesi ve eski marka Tescil Belgesi yerine yeni numaralı bir belgenin verilmesi de bir problem olarak ortaya çıkmaktadır.
Pek çok ülkede yeniden belge verilmesi söz konusu değildir. Eski marka tescil belgesinin üzerine, sadece markanın yenilendiği kayıt edilmektedir.[18]
Ancak olumlu bir gelişmede gözden kaçmamaktadır. 551 sayılı MK’da yenileme işlemleriyle ilgili süreleri marka sahipleri izlemekte ve Bakanlıkça yenileme süresinin bitimi hatırlatılmazken,[19] 556 Sayılı MK, hakkında KHK ile bu KHK’nnı 41 nci maddesi uyarınca Enstitü süresinin dolmakta olduğunu sürenin bitiminden önce ve yönetmelikte öngörülen süre içinde, marka hakkı sahibine haber vermektedir.
2.5. Marka Hakkının Sona Ermesi
Marka hakkı iki şekilde sona erer:
1. Koruma süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi,
2. Marka sahibinin marka hakkından vazgeçmesi,
Sona ermenin sebeplerinin gerçekleştiği andan itibaren marka hakkının sona ermesi hüküm ifade eder. Bu sona erme ilgili bültende yayınlanır.
Marka sahibinin markanın kullanılacağı malların ya da hizmetlerin tamamından veya bir kısmından vazgeçebilir. Ancak, marka siciline kayıt edilmiş hakların ve lisans sahiplerinin izni olması gerekir.
Ayrıca vazgeçmenin yazılı olarak Ensitüye bildirilmesi gerekir ve vazgeçme Marka Sicili’ne kayıt tarihi itibariyle hüküm doğurur.[20]
Bunlardan başka marka hakkı, üçüncü bir kişinin marka üzerinde hak iddiası varsa, onun izni olmadıkça, marka hakkından vazgeçilmez.
3. MARKALARIN KORUMASI HAKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
3.1. Başlangıç Hükümleri
3.1.1. Amaç, Kapsam, Tanımlar ve Korumadan Yararlanacak kişiler Amaç ve Kapsam:
Madde 1 – Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, bu kanun hükmünde Kararname hükümlerine uygun olarak tescil edilen markaların korunmasını sağlamaktır.
Bu Kanun Hükmünde Kararname, markaların korunmasına ilişkin esasları, kuralları ve şartları kapsar.
Madde 2 – Bu Kanun Hükmünde Kararnamede geçen:
a) “Marka” ortak markalar ve garanti markaları dahil ticaret markaları veya hizmet markalarını,
b) “Paris Sözleşmesi”, Sınai Mülkiyetin Himayesine Mahsus Milletlerarası Bir İttihat İhdas Edilmesine Dair 20 Mart 1883 Tarihli Mukavele ile Türkiye tarafından onaylanmış değişikliklerini,
c) “Marka Vekili”, bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen haklarla ilgili konularda, ilgili kişileri Enstitü nezdinde temsil eden, danışmanlık yapan ve haklarının korunması için Enstitü nezdinde gerekli girişimlerde bulunan ve işlemleri yürüten kişileri ,
ifade eder.
Madde 3 – Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin öngördüğü koruma; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ikametgahı olan veya sınai veya ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişilerce veya Paris Sözleşmesi yahut Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişilerce elde edilir.
Bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamına girmemekle beraber, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere kanunen veya fiilen marka koruması tanımış yabancı devletlerin gerçek veya tüzel kişileri de karşılıklılık ilkesi uyarınca Türkiye’de marka korunmasından aynı şekilde yararlanır.
Madde 4 – Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası anlaşma hükümlerinin bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinden daha elverişli olması halinde, 3 üncü maddede belirtilen kişiler, elverişli hükümlerin uygulanmasını talep etme hakkına sahiptir.
3.1.2. Markanın İçereceği İşaretler ve Markanın Elde Edilmesi
Madde 5 – Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayrıt etmeyi sağlaması koşuluyla, iki adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajlarının gibi çizimle görüntülenebilen veya benzeri biçimde ifade dilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir.
Not: Bu fıkraya “sayılar” ibaresinden sonra gelmek üzere “malların biçimi veya ambalajlarının” ibaresi 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
Marka, mal veya ambalajı ile birlikte tescil ettirilebilir. Bu durumda mal veya ambalajın tescili marka sahibine mal veya ambalaj için inhisari bir hak sağlamaz.
Madde 6 – Bu Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
Madde 7 - Aşağıda yazılı işaretler marka olarak tescil edilemez:
a) 5 nci madde kapsamına girmeyen işaretler.
b) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar aynı olan markalar.
Not: Bu bendin 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile değiştirilen şeklidir.
c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirtilen veya malların üretildiği, hizmetlerin yapıldığı zamanı gösteren veya malların ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirtilen işaret ve adlandırmaları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar.
Not: Bu bende “çeşit” ibaresinden sonra gelmek üzere “vasıf” ibaresi 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
d) Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret ve adları münhasıran veya esas unsur olarak içeren markalar,
e) Malın özgün doğal yapısından ortaya çıkan şeklini veya bir teknik sonucu elde etmek için zorunlu olan, kendine malın şeklini veya mala asli değerini veren şekli içeren işaretler,
f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak markalar,
h) Paris Sözleşmesi’nin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, kültürel eğerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer amblemler veya nişanları içeren markalar,
ı) Sahibi tarafından izin verilmeyen Paris Sözleşmesinin 1nci mükerrer 6 ncı maddesine göre tanımlanmış markalar,
j) Dini değerleri ve sembolleri içeren markalar,
k) Kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı markalar,
Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bir kullanım sonucu ayırt edici bir nitelik kazanmış ise (b), (c), (d) bentlerine göre tescil reddedilemez.
Not: Ek hüküm 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
Madde 8 – Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda, aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez;
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa.
Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine red edilir.
Tescilsiz bir markanın veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaretin sahibinin itiraz etmesi üzerine, tescili istenilen marka, aşağıdaki hallerde tescil edilmez.
a) Markanın tescili için yapılan başvuru tarihinden önce veya markanın tescili için yapılan başvuruda belirtilen rüçhan tarihinden önce bu işaret için hak elde edilmiş ise,
b) Belirtilen işaret, sahibine daha sonraki bir markanın kullanımını yasaklama hakkını veriyorsa.
Marka, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir markanın aynı veya benzeri olmakla birlikte, farklı mallar veya hizmetlerde kullanılabilir. Ancak, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya tescil için başvurusu yapılmış markanın ayrıt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumda, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu daha önce yapılmış bir marka sahibinin itirazı üzerine, farklı mal veya hizmetlerde kullanılacak olsa bile, sonraki markanın tescil başvurusu red edilir.
Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, telif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir.
Ortak ve garanti markalarının sona ermesinden itibaren üç yıl içinde ortak marka veya garanti markası ile aynı veya benzeri olan marka tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.
Bir markanın yenilenmemesi nedeniyle koruma süresinin dolmasından sonra iki yıl içerisinde aynı veya benzer markanın aynı veya benzer mal ve hizmetler için yapılan tescil başvurusu itiraz üzerine reddedilir.
3.1.3. Markanın Koruma Kapsamı
Madde 9 – Aşağıda belirtilen hallerde, marka sahibinin, izni alınmadan markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme yetkisi vardır:
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması,
b) Tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması,
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal veya hizmetlerle benzer olmayan mal veya hizmetlerde kullanılması halinde, tescili istenen işaretin kullanılmasıyla tescilli markanın itibarından dolayı haksız avantaj elde edecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterine zarar verecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması,
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması,
c) İşareti taşıyan malın ithali veya ihracı,
Not: Bu bende “veya ihracı” ibaresi 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarda kullanılması.
Markanın sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibariyle hüküm ifade eder. Markanın tescili için yapılacak başvurunun yayınlanmasından sonra doğabilecek durumlarla ilgili olarak tazminat talebi yapılabilir. Ancak başvurunun yayını ile doğan haklar, tescilin yayınıyla birlikte tescilli markadan doğan hakların kapsamı içinde değerlendirilir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.
Madde 10 – Tescilli bir markanın, tescilli olduğu belirtilmeden bir sözlük, ansiklopedi veya bir başka başvuru eserinde, jenerik ad izlenimi verecek şekilde, yayımlanması durumunda, marka sahibinin talebi üzerine yayımcı, yayımın sonraki ilk sayısında yanlışlığı düzeltir.
Madde 11 - Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi adına, marka sahibinin izni alınmadan marka tescili yapılması halinde; marka sahibi kullanım için yetki vermemiş ise ve ticari vekil veya temsilcinin haklı bir gerekçesi yoksa, marka sahibinin markasının kullanılmasına itiraz etmek hakkı vardır.
Madde 12 - Dürüstçe ve ticari veya sınai konularıyla ilgili olarak kullanılmaları, koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez.
Madde 13 - Tescilli bir markanın tescil kapsamındaki mal üzerine konularak, marka sahibi tarafından veya onun izni ile Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra, mallarla ile ilgili fiiller marka tescilinden doğan hakkın kapsamı dışında kalır.
Marka sahibinin, birinci fıkra hükmüne girmesine rağmen malın piyasaya sunulmasından sonra, üçüncü kişiler tarafından değiştirilerek veya kötüleştirilerek ticari amaçlı kullanılmalarını önleme yetkisi vardır.
3.1.4. Markanın Kullanılması
Madde 14 – Markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka iptal edilir.
Aşağıda belirtilen durumlar markayı kullanma kabul edilir;
a) Tescilli markanın ayırt edici karakterini değiştirmeden markanın farklı unsurlarla kullanılması
b) Markanın yalnız ihracat amacıyla mal ya da ambalajlarında kullanılması
c) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması,
d) Markayı taşıyan malın ithalatı
3.1.5. Marka Tescilinden Doğan Haklarla İlgili Hukuki İşlemler
Madde 15 – Tescilli bir marka, başkasına devir edilebilir, miras yolu ile intikal edebilir, kullanma hakkı lisans konusu olabilir, rehin edilebilir. Rehin hakkı bakımından Medeni Kanunun rehin hakkına ilişkin hükümler uygulanır.
Madde 16 – Marka, tescil edildiği mal veya hizmetlerin tüm veya bir kısmı için devir edilebilir.
Bu işletmenin aktif ve pasifleri ile birlikte devri, aksi kararlaştırılmamışsa, işletmeye ait markaların da devrini kapsar. Bu hüküm, işletmenin devrine, sözleşmeden doğan yükümlülük halinde uygulanır.
İkinci fıkra hükmü hariç olmak üzere, bir markanın devri, mahkeme kararının sonucu olan devir hariç, yazılı olarak yapılır ve devir sözleşmesi taraflarca imzalanır. Aksine sözleşmeler hükümsüzdür.
Markanın devri, mal veya hizmetlerin coğrafi kaynağı, kalitesi veya markanın kendisi ile ilgili olarak halkı yanılgıya düşürebilecek nitelikte ise, yeni marka sahibi halkı yanılgıya düşürmeyecek şekilde mal veya hizmetlerde marka tescilinin sınırlı bir hale getirilmesini kabul etmediği takdirde, devir şilemi Enstitü tarafından yapılmaz.
Tescilli bir markanın devri sırasında aynı markanın veya ayırt edilemeyecek derecede benzerinin, aynı veya halkı yanılgıya düşürecek derecede benzer mallar ve hizmetler için başka marka tescillerinin bulunması halinde, bu markaların da devredilmesi şarttır.
Devir, taraflardan birinin talebi üzerine, sicile kayıt edilir ve yayınlanır.
Devir, sicile kayıt edilmediği sürece, taraflar markanın tescilinden doğan yetkileri iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri süremez.
Madde 17 – Marka sahibinin izni olmadan onun ticari vekili veya temsilcisinin haklı bir gerekçesi yoksa, marka sahibinin söz konusu tescilin kendi lehine devredilmesini isteme yetkisi vardır.
Madde 18 – Tescilli bir marka, işletmeden bağımsız olarak, teminat olarak gösterilebilir.
Markanın teminat olarak gösterilmesi, taraflardan birinin talebi üzerine, sicile kayıt edilir ve yayınlanır.
Madde 19 – Tescilli bir marka işletmeden bağımsız olarak, haciz edilebilir.
Haciz sicile kayıt edilir ve yayınlanır.
Madde 20 – Tescilli bir markanın kullanım hakkı, tescil edildiği mal veya hizmetlerin bir kısmı veya tamamı için lisans sözleşmesine konu olabilir.
Madde 21 – Lisans, inhisari lisans veya inhisari olmayan lisans şeklinde verilebilir.
Aksi sözleşmede kararlaştırmamışsa, lisans inhisari değildir. Lisans veren markayı kendi kullanabileceği gibi, üçüncü kişilere aynı markaya ilişkin başka lisanslar da verilebilir.
İnhisari lisans söz konusu olduğu zaman, lisans veren başkasına lisans veremez ve hakkını açıkça saklı tutmadıkça, kendisi de markayı kullanamaz.
Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa lisans sahipleri, lisanstan doğan haklarını üçüncü kişilere devredemez veya alt lisans veremez.
Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa lisans hakkını alan kişi, markanın koruma süresinde markanın kullanılmasına ilişkin her türlü tasarrufta bulunabilir.
Aksi sözleşmede kararlaştırmamışsa, inhisari lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir kişi tarafından marka sahibinin markadan doğan haklarına, tecavüz edilmesi durumunda, marka sahibinin bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açabilir. İnhisari olmayan lisans sahiplerinin, dava açma hakları yoktur.
Altıncı fıkra hükümlerine göre, markaya tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı olmayan bir lisans alan, noter vasıtasıyla yapacağı bir bildirimle, gereken davayı açmasını marka sahibinden isteyebilir. Marka sahibinin, bu talebi kabul etmemesi veya bildirimin alındığı tarihten itibaren üç ay içinde, gerekli davanın açılmaması halinde, lisans alan yaptığı bildirimi de ekleyerek, kendi adına dava açabilir. Lisans alan, ciddi bir zarar tehlikesi karşısında ve söz konusu sürenin geçmesinden önce, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. Lisans alan, dava açtığını marka sahibine bildirir.
Marka sahibi, talimatlarıyla uygunluk içinde, lisans alan tarafından üretilen malın veya sunulan hizmetlerin kalitesini garanti edecek önlemleri alır.
Sözleşme şartlarının lisans alan tarafından ihlali halinde, tescilli bir markadan doğan haklar, lisans alana karşı, dava yoluyla ileri sürülebilir.
Lisans sicile kayıt edilmediği sürece, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
Lisans sözleşmelerinde, bu Kanun Hükmünde Kararname ile konuya ilişkin diğer kanun, tüzük, yönetmelik ve tebliğlere aykırı hükümler bulunamaz. Bu tür düzenlemeler lisans tarihinden sonra yapılsa dahi, lisans sözleşmelerindeki aykırı hükümler geçersiz sayılır.
Madde 22 - Devir, lisans, intikal, haciz, rehin ve marka sahibi hakkındaki değişiklikler ile ilgili hukuki işlemler marka başvurularına da uygulanır.
3.2. Başvuru
3.2.1. Marka Başvurusu ve Ekleri
Madde 23 – Bir markanın tescil edilmesi için, aşağıda belirtilen unsurlar ile başvuruda bulunmak şarttır;
a) Şekil ve kapsamı yönetmelikte belirlenen, başvuru sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri de içeren başvuru dilekçesi,
b) Markanın yayına ve çoğaltmaya elverişli örneği,
c) Markanın kullanılacağı malların veya hizmetlerin listesi,
d) Başvuru ücretinin ödendiğini gösterir belge aslı,
e) Sınıf veya sınıfların ücretinin ödendiğini gösterir belge aslı,
f) Marka vekili tayin edilmiş ise vekaletname,
g) Başvuru sahibi tüzel kişi ise imza sirküleri,
h) Başvuru sahibinin ticaretle uğraştığını gösterir belge
Bir marka başvurusunun geçerliliği için, başvuru ücretinin başvuru ile birlikte ödenmesi şarttır.
Her marka tescili için yarı başvuru yapılması zorunludur.
Bir marka başvurusu ile birlikte veya daha sonra Enstitüye verilecek her türlü belge, bu Kanun Hükmünde Kararnameye ilişkin yönetmelikte öngörülen hususları kapsar.
Madde 24 – Markaların kullanılacağı mallar veya hizmetler, markaların tescil amaçları için malların hizmetlerinin uluslararası sınıflandırmasına ilişkin esaslara göre sınıflandırılır. Sınıflandırma ile ilgili ilkeler yönetmelikte belirtilir.
3.2.2. Rüçhan Hakkı
Madde 25 – Paris sözleşmesine dahil ülkelerden birine mensup veya bu ülkelerden birine mensup olmamakla birlikte onlardan birinde ikametgahı veya işler durumda bir ticari müessesesi bulunan gerçek veya tüzel kişiler, bu ülkelerin herhangi birinde yetkili mercilere bir markanın tescili için usulüne uygun olarak yaptıkları başvur tarihinden itibaren altı ay süreyle aynı marka için tescil belgesi almak üzere Türkiye’de başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlanır. Bu süre içinde kullanılmayan rüçhan hakları düşer.
Birinci fıkrada belirtilen süre içinde, rüçhan hakkına dayanılarak başvuru yapıldığı takdirde, rüçhan hakkının doğduğu tarihten itibaren üçüncü kişiler tarafından yapılacak rüçhan hakkına konu olan tescil başvurusunun mal veya hizmetler itibariyle kapsamındaki başvurular ve bunlar adına yapılacak marka tescilleri hüküm ifade etmez.
Paris Sözleşmesi’ne taraf bir ülke uyruğu olan gerçek veya tüzel kişi, Paris Sözleşmesi’ne taraf olmayan bir ülkede marka tescili için geçerli bir başvuru yapmışsa, bu madde hükmüne göre, sözkonusu başvurunun rüçhan hakkından yararlanır.
Madde 26 – Tescil başvurusundaki markanın kullanılacağı malları veya hizmetleri Türkiye’de açılan milli ve milletlerarası sergilerde veya Paris Sözleşmesi’ne taraf ülkelerde açılan resmi veya resmi olarak tanınan sergilerde teşhir eden 3 ncü maddenin birinci fıkrasında yazılı gerçek veya tüzel kişiler, sergideki teşhir tarihinden itibaren altı ay içinde Türkiye’de marka tescil ettirmek için başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlanır.
Tescil başvurusunda belirtilen markanın kullanılacağı mallar veya hizmetler, sergide görünür şekilde resmi açılış tarihinden önce sergilenmişse rüçhan süresi, malların sergi yerine konulduğu veya hizmetin sergilendiği tarihten itibaren başlar.
Birinci fıkrada belirtilen sergilerden Türkiye’de açılanların yetkili mercileri, tescil başvurusundaki bir markanın kullanılacağı mallarını sergide teşhir edenlere veya hizmeti sergileyenlere, teşhir ettikleri malların çeşidini veya teşhir ettikleri hizmetlerin cinsini açıkça belirten ve malın veya hizmetin sergide görünür şekilde sergilendiği tarih ve resmi açılış tarihini gösterir bir belge verir.
Yabancı ülkelerde teşhir edilen mallar veya hizmetler için, serginin açıldığı ülkenin yetkili mercileri tarafından düzenlenen ve üçüncü fıkrada yazılı hususları içeren bir belgenin verilmesi şarttır.
Başvurusu yapılmış ve tescil edilmiş bir markanın kullanılacağı malların Türkiye’de açılan sergilerde teşhir edilmesine ve sergi bittikten sonra ülkesine geri gönderilmesine engel olunmaz.
Bir sergide teşhir edilmiş, tescil başvurusu bulunan veya tescilli bir markanın kullanılacağı mallar veya hizmetler ile ilgili olarak birden çok başvuru yapılmışsa, bu durumda bu malları veya hizmetleri ilk sergileyen kişi, aynı zamanda sergilenmesi halinde ise ilk başvuruda bulunan kişi, rüçhan hakkından yararlanır.
Madde 27 – 25 inci ve 26 ıncı madde hükümlerine göre rüçhan hakkının hüküm ve sonuçları, rüçhan hakkının talep edildiği başvurunun tarihi itibariyle doğar.
Madde 28 – Başvuru sahibi, yararlanmak istediği rüçhan hakkını başvuru ile birlikte talep eder. Bununla ilgili rüçhan hakkı belgesini, başvuru tarihinden itibaren üç ay içinde vermediği takdirde rüçhan hakkından yararlanma talebi yapılmamış sayılır.
Sergi teşhir hakkına dayalı olarak alınmış bir rüçhan, 25 inci maddeye göre verilen rüçhan süresini uzatmaz.
3.3. Tescil İşlemleri
3.3.1. Başvurunun İncelenmesi
Madde 29 – Enstitü, başvurunun 23 üncü maddede belirtilen şartlara uygunluğun ve herhangi bir şekli eksikliğin bulunup bulunmadığını inceler. Enstitü 23 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkrası hükmü uyarınca herhangi bir eksikliğin olmadığına karar verirse, marka tescil başvurusu başvurunun Enstitüye veya onun yetkili kıldığı makama verildiği tarih, saat ve dakika itibariyle kesinleşir.
Rüçhan hakkı talep edilmişse, Enstitü tarafından 25 inci, 26 ıncı ve 27 inci madde hükümlerine göre ayrıca inceleme yapılır.
Madde 30 – Bir başvuruda, 23 üncü maddede yer alan şartların yerine getirilmediği tespit edilirse, Enstitü söz konusu eksikliklerin yönetmelikte öngörülen süre içinde giderilmesini başvuru sahibine bildirir.
Enstitü, 23 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen, başvuru dilekçesinde başvuru sahibinin kimliğine ilişkin bilgilerin bulunmaması veya eksik bulunması yahut (b), (c), (d) bentlerinde belirtilen belgelerden herhangi birinin verilmemesi halinde, başvuruyu reddeder.
Enstitü tarafından giderilmesi istenen ve 23 üncü maddenin birinci fıkrasının (e), (f), (g) ve (h) bentleri kapsamına giren eksiklerin, yönetmelikte öngörülen süre içinde giderilmiş olması koşuluyla, marka tescil başvurusu, başvurunun ilk yapıldığı tarih itibariyle kesinleşir.
Rüçhan hakkına ilişkin eksiklerin giderilmemesi, sadece rüçhan hakkının yitirilmesi bakımından hüküm ifade eder.
Madde 31 – 3 üncü madde kapsamına girmeyen gerçek veya tüzel kişilerin başvurusu reddedilir.
Madde 32 – Enstitü, başvurunun şekli yönden hiçbir eksiği bulunmadığına karar verirse, markanın kullanılacağı ve tescil kapsamına girmesi talep edilen mallar veya hizmetlerin bir kısmı veya tamamı itibariyle başvurunun özellikle 7 inci madde hükümleriyle uygunluğunu inceler. Başvuru, 7 inci maddeye göre, uygun görülmeyen mallar veya hizmetlerin tamamı veya bir kısmı itibariyle reddedilir.
3.2.2. Başvurunun Yayınlanması
Madde 33 – Başvuru şartları eksiksiz bir şekilde yerine getirilmiş ve 29, 30, 31 ve 31 nci madde hükümlerine göre reddedilmemiş bir marka tescil başvurusu ilgili bültende yayınlanır.
Başvurunun birinci fıkrada belirtilen madde hükümlerine göre reddedilmesine, başvuru yayınlandıktan sonra karar verilirse, başvurunun reddedildiğine ilişkin karar ayrıca yayınlanır.
3.3.3. Üçüncü Kişilerin Görüş ve İtirazları
Madde 34 – Marka başvurusunun yayınından sonra, herhangi bir gerçek veya tüzel kişi veya herhangi bir grup veya hizmetleri temin edenler, üreticiler veya imalatçıları temsil eden bir organ, tacir veya tüketiciler, 7 nci maddeye göre, markanın tescil için yeterli nitelikleri taşımadığını belirten yazılı görüşlerini Enstitüye sunabilir. Ancak bu kişiler, Enstitü nezdinde işlemlere taraf olamaz.
Madde 35 – Tescil başvurusu yapılmış markanın 7 nci ve 8 inci madde hükümlerine göre tescil edilmemesi gerektiğine ilişkin itirazlar ile başvurunun kötü niyetle yapıldığına ilişkin itirazlar ilgili kişiler tarafından marka başvurusunun yayınından itibaren üç ay içerisinde yapılır.
8 inci maddenin son fıkrası çerçevesinde yapılacak itiraz, ancak itiraz eden kişinin markasını bu süre içerisinde kullanmaması halinde reddedilir.
İtirazlar yazılı ve gerekçeli olarak yapılır. Enstitü itiraz sahibinden, yönetmelikte öngörülen sürede yerine getirilmek üzere, ek belge, kanıt ve gerekçeler isteyebilir.
Bu süre içerisinde istenilen ek belge, kanıt ve gerekçeler Enstitüye verilmediği takdirde itiraz yapılmamış sayılır.
Madde 36 – Enstitü, itirazları incelerken gerekli gördüğü süre ve sıklıkta tarafların itiraz ve karşı görüşlerini ilgili taraflara iletir ve yazılı görüşlerini alır.
Enstitü gerekli görürse tarafları uzlaşmak için biraraya getirir.
Enstitü, yapılan itirazı geçerli bulmazsa reddeder. İtiraz, başvuruda kullanılacağı belirtilen mallar veya hizmetlerden bir kısmıyla ilgili olarak geçerli bulunursa, bu mallar veya hizmetlere ilişkin olarak kabul edilir.
3.3.4. Marka Başvurusu ile İlgili Şekli İşlemler
Madde 37 – Başvuru sahibinin talebi üzerine, marka başvurusunda içerik, mal veya hizmetlerde değişiklikleri kapsamayan; başvuru sahibinin adı ve adresindeki hatalar, imla hatalarına ilişkin yanlışlıkların düzeltilmesi, başvurunun incelenmesi işlemleri aşamasında yapılır.
Madde 38 – Marka başvursun, markanın tescil edilmesinden önce, başvuru sahip tarafından geri çekilebilir.
3.3.5. Tescil
Madde 39 – Bu Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre başvurusun eksiksiz yapmış veya eksiklerini gidermiş ve süresi içerisinde hakkında itiraz yapılmamış veya yapılan itiraz kesin olarak reddedilmiş bir başvuru, tescil edilerek sicile kaydedilir. Başvuru sahibine “Marka Tescil Belgesi” verilir.
Sicil kaydında; marka örneği, başvuru tarihi, marka tescil numarası,markanın kullanılacağı mallar veya hizmetlerin listesi, mal veya hizmetlerin sınıf veya sınıfları, marka sahibinin ve varsa vekilinin adı, soyadı, uyruğu, tüzel kişilerde ticaret ünvanı ve hangi ülkenin kanunlarına göre kurul olduğu, adresi, tescil tarihi, marka ve marka hakları ile ilgili bütün değişiklikler ve yönetmelikte öngörülen diğer hususlar yer alır.
Marka sicili alenidir. Talep edilmesi ve yönetilmekte öngörülen ücretin ödenmesi koşuluyla sicil örneği verilir.
Sicil kaydı yapılan marka ile ilgili bilgiler yönetmelikte şekil ve şartları belirtildiği biçimde ve ikinci fıkrada yer alan unsurları da kapsamak üzere yayınlanır.
3.4. Markanın Korunma Süresi ve Marka Tescilinin Yenilenmesi
Madde 40 – Tescilli markanın korunma süresi başvuru tarihinden itibaren on yıldır. Bu süre, onar yıllık dönemler halinde yenilenir.
Madde 41 – Koruma süresi sona eren marka, sahibinin veya onun yetkili kıldı vekilin talebi ve yönetmelikte öngörülen yenilme ücretinin ödenmesi koşuluyla yenilenir.
Enstitü, tescil süresinin dolmakta olduğunu, sürenin bitiminden önce ve yönetmelikte öngörülen süre içinde, marka hakkı sahibine haber verir. Enstitünün bu bilgiyi vermemiş olması, Enstitüye herhangi bir sorumluluk getirmez.
Yenileme talebinin yapılması ve yenileme ücretinin ödenmesi, koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden önceki altı ay içinde gerçekleştirilir. Bu sürenin kaçırılması durumunda, yenileme talebi, ek bir ücretin ödenmesi koşuluyla, koruma süresinin sona erdiği ayın son gününden itibaren altı aylık süre uzatımı içinde de yapılabilir.
Yenileme süresi mevcut tescilin sona erdiği gün başlar. Yenime sicili kayıt edilir ve yayınlanır.
Koruma süresinin bitiminden itibaren altı aylık süre içerisinde yenilenmeyen markalar hükümsüz sayılır.
3.5. Markanın Hükümsüzlüğü ve Marka Hakkının Sona Ermesi
3.5.1. Markanın Hükümsüzlüğü
Madde 42 – Aşağıdaki hallerde markanın hükümsüz sayılmasına yetkili mahkeme tarafından karar verilir:
a) 7 nci maddede sayılan haller (Ancak, 7 nci maddenin (I) bendinde belirtilen tanınmış markalarla ilgili davanın tescil tarihiden itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerekir. Markanın tescilinde kötü niyet varsa iptal davası süreye bağlı değildir.
Not: Bu bende “davanın” ibaresinden sonra gelmek üzere “tescil tarihinden itibaren” ibaresi 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
b) 8 inci maddede sayılan haller (Ancak, 8 inci maddenin son fıkrası çerçevesinde açılan davada önceki hak sahibi koruma süresinin bitiminden itibaren 2 yıl içerisinde markasının kullanmamışsa bu bir hükümsüzlük nedeni sayılmaz.)
c) 14 üncü maddeye aykırılık (Ancak, 5 yılın dolması ile davanın açıldığı tarih arasında ciddi biçimde kullanma hükümsüzlük nedeni sayılmaz. Dava açılacağı düşünülerek kullanma gerçekleşmiş ise, mahkeme davanın açılmasından önceki üç ay içerisinde gerçekleşen kullanmayı dikkate almaz.)
d) Marka sahibinin davranışları nedeniyle, marka mal ve hizmetler için yaygın bir ad haline gelmiş ise,
e) Hak sahibi veya yetkili kıldığı kişi tarafından kullanım sonucunda tescil edildiği mal ve hizmetlerin niteliği, kalitesi, üretim yeri ve coğrafi kaynağı konusunda halkta yanlış anlama ihtimali var ise,
f) 59 uncu maddeye aykırı kullanım.
Hükümsüzlük nedenleri, markanın tescil edildiği bir kısım mal veya hizmete ilişkin bulunuyorsa, yalnız o mal veya hizmet ile ilgili olarak kısmi hükümsüzlüğe karar verilir.
Bir marka tescil tarihinden önce kullanılmış ve tescile konu mallar veya hizmetlerle ilgili olarak bu kullanım sonucu ayrıtedici bir nitelik kazanmış ise 7 inci maddenin (b), (c), (d) bentelrine göre tescili hükümsüz sayılamaz.
Not: Bu fıkra 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
Madde 43 – Markanın hükümsüzlüğü, ilgili mahkemeden zarar gören kişiler, Cumhuriyet Savcıları veya ilgili resmi makalar isteyebilir.
Madde 44 – Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, kararın sonuçları geçmişe etkilidir.
Marka sahibinin kötü niyetli olarak hareket etmesinden kaynaklanan, zararın giderilmesin ilişkin tazminat talepleri saklı kalmak üzere, hükümsüzlüğün geriye dönük etkisi, aşağıdaki durumları etkilemez:
a) Markanın hükümsüz sayılmasından önce, bir markaya tecavüz sebebiyle verilen hukuken kesinleşmiş ve uygulanmış kararlar,
b) Markanın hükümsüzlüğüne karar verilmeden önce, yapılmış ve uygulanmış sözleşmeler (Ancak, hal ve şartlara göre, haklı sebepler ve hakkaniyet düşüncesi ile sözleşme uyarınca ödenmiş bedelin kısmen veya tamamen iadesi mümkündür)
Bir markanın hükümsüzlüğüne ilişkin kesinleşmiş karar, herkese karşı hüküm doğurur.
3.5.2. Marka Hakkının Sona Ermesi
Madde 45 – Marka hakkı;
a) Koruma süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi,
b) Marka sahibinin marka hakkından vazgeçmesi, nedenlerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer.
Marka hakkının sona ermesi, sona erme sebebinin gerçekleşmiş olduğu andan itibaren hüküm ifade eder. Marka hakkının sona ermesi, ilgili bültende yayınlanır.
Madde 46 – Marka sahibi, markanın kullanılacağı malların ve/veya hizmetlerin tamamından veya bir kısmından vazgeçebilir.
Vazgeçmenin yazılı olarak Enstitüye bildirilmesi gerekir. Vazgeçme, Marka Siciline kayıt tarihi itibariyle hüküm doğurur.
Marka Siciline kayıt edilmiş hakların ve lisans sahiplerinin izni olmadıkça, marka sahibi marka hakkından vazgeçemez. Marka üzerinde, bir üçüncü kişi tarafından hak sahipliği iddia edilmekte ise, onun izni olmadıkça, marka hakkından vazgeçilemez.
3.6. Enstitü Kararlarına İtiraz
Madde 47 – Enstitü kararlarına karşı itiraz edilebilir. Sonuçlanmayan kararlarla ilgili itiraz yapılabilmesi için, söz konusu karara yarı itiraz yapılmasına izin verilmelidir.
Madde 48 – Enstitü tarafından alınacak kararlardan zarar gören kişiler, kararlara karşı Enstitü nezdinde itiraz yapabilir. Alınan kararlarla ilgili işlemlere taraf diğer kişiler doğrudan itiraz yetkisine sahiptir.
Madde 49 – İtiraz, kararın bildiriminden sonraki iki ay içerisinde yazılı olarak Enstitüye yapılır. İtirazın değerlendirilmesi için, itiraz ücretinin itiraz sırasında ödenmesi gerekir. Kararın bildiriminden sonraki iki ay içinde, itiraz konusunun gerçekleri yazılı olarak verilir. Bu süre içinde gerçeklerin verilmemesi halinde itiraz yapılmamış sayılır.
Madde 50 – Enstitü ilgili dairesi, itirazın haklı olduğuna ve doğruluğuna ikna olursa, kararını düzeltebilir. Bu durum, alınan kararlarla ilgili işlemlere doğrudan taraf olmayan kişilerin itirazı halinde uygulanmaz.
Enstitünün ilgili dairesi yapılan itirazı kabul etmezse, itirazı herhangi bir yorumda bulunmaksızın, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kuruluna gönderilir.
Madde 51- İtiraz, incelenebilir nitelikte ise, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu, itirazın incelenmesi işlemlerini başlatır.
Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu, yönetmelikte öngörülen süre içinde, diğer taraf veya makam tarafından ileri sürülen görüşler hakkında, tarafları görüşlerini bildirmeye davet eder.
Madde 52 – İtirazın incelenmesinden sonra, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu, itiraz hakkında kararını verir.
Madde 53 – Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun, 47 ila 52 nci maddelerde belirtilen itiraz işlemleri ile ilgili kesinleşen kararlarına karşı, kesinleşen kararın bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde, yetkili mahkemede dava açılabilir.
3.7. Garanti Markaları ve Ortak Markalar
Madde 54 – Garanti markası, marka sahibinin kontrolü altında birçok işletme tarafından o işletmelerin ortak özelliklerini, üretim usullerini, coğrafi menşelerini ve kalitesini garanti etmeye yarayan işarettir.
Garanti markasının marka sahibinin veya marka sahibine iktisaden bağlı olan bir işletmenin mal veya hizmetlerinden kullanılması yasaktır.
Madde 55 – Ortak marka, üretim veya ticaret veya hizmet işletmelerinden oluşan bir grup tarafından kullanılan işarettir.
Ortak marka gruptaki işletmelerin mal veya hizmetlerini diğer işletmelerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarar.
Madde 56 - Bir garanti markasının veya ortak markanın tescili için başvuru ile birlikte markanın kullanılma usul ve şeklini gösterir bir teknik yönetmeliğin verilmesi zorunludur.
Garanti markası teknik yönetmeliği markanın garanti edilen mal veya hizmetlerin ortak özellikleri hakkında hükümler içerir ve markanın kullanılmasının kontrolunun yapılma şekillerini ve gerektiğinde uygulanacak cezaları öngörür.
Ortak marka teknik yönetmeliğinde, ortak markayı kullanmaya yetkili olan işletmeler belirtilir. Ortak markanın tescili için ortak marka sahipleri birlikte hareket eder.
Ortak markanın yenilenmesi için ortaklardan birinin başvurması yeterlidir.
Madde 57 – Teknik yönetmelikte yapılacak değişiklikler Enstitü tarafından onaylanmadıkça uygulanamaz.
Teknik yönetmelikte yapılması istenilen değişiklikler, 56 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına veya kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı olması halinde, Enstitü tarafından değişiklik talebi reddedilir.
Madde 58 – Marka sahibi, garanti markasının veya ortak markanın belirli bir sürede teknik yönetmeliğe aykırı olarak kullanılmasına göz yumar ve taraflardan birinin başvurusu üzerine mahkemece tanınacak süre içinde, söz konusu aykırı kullanım düzeltilmediği takdirde, marka, tanınan süre sonunda mahkeme tarafından iptal edilir.
Madde 60 – Garanti markasının veya ortak markanın devri veya bir ortak markada lisans verilmesi, Marka Siciline kayıt halinde geçerlidir.
3.8. Marka Hakkına Tecavüz Durumları
Madde 61 – Aşağıda yazılı fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) 9 uncu maddenin ihlali,
b) Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayrıt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,
c) Markayı ayrıt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak,
d) Marka sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek,
e) (a) ila (c) bendlerinde yazılı fiillere iştirak veya yardım veya bunları teşvik etmek veya hangi şekil ve şartlarda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını kolaylaştırmak,
f) Kendisinde bulunan ve başkası adına tescilli bir markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini taşıyan ürünün veya ticaret alanına çıkarılan malın nereden alındığın veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak
Not: Bu madde 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile eklenmiştir.
Madde 61/a – a) Marka hakkı sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik bildirimini gerçeğe aykırı olarak yapanlar, marka koruması olan bir eşya veya ambalajı üzerine konulmuş, marka koruması olduğunu belirten işareti yetkisi olmadan kaldıranlar, kendisini haksız olarak marka başvurusu veya marka hakkı sahibi olarak gösterenler hakkında, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezasına ve üçyüz milyon liradan altıyüz milyon liraya kadar para cezasına,
b) Hak ve alakası olmadığını veya tasarruf yetkisi bulunmadığını bilmesi gerektiği halde, marka korunmasına ilişkin mevzuatın devir ve intikal,rehin ve haciz ile ilgili maddelerinde yazılı haklardan birini veya bu hakla ilgili lisansı başkasına devreden, veren, rehneden, bu haklar üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunanlar ile korunan bir marka hakkının sahibi olmadığı veya koruma süresinin bittiği veya marka hakkının hükümsüzlüğü veya marka korumasından doğan hakkının sona ermesi durumlarında, kendisinin veya başkasının imal ettiği veya satışa çıkardığı eşyaya veya ambalajlarına veya ticari evrakına veya ilanlarına, hukuken korunan bir marka hakkı ile ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde, işaretler koyan veya bu amaçla yazılı ve görsel basındaki ilan ve reklamlarda, bu tarzda yazı, işaret veya ifadeleri kullananlar hakkında, iki yıldan üç yıla kadar hapis cezasına ve altıyüz milyon liradan bir milyar liraya kadar para cezasına,
c) 61 inci maddede yazılı fiillerden birini işleyenler hakkında, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına ve altıyüz milyon liradan bir milyar liraya kadar para cezasına, ayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılmasına ve aynı süre ticaretten men edilmelerine hükmolunur.
Yukarıda yazılı suçlar hizmetlerini yaptıkları sırada bir işletmenin çalışanları tarafından doğrudan doğruya veya emir üzerine işlenmişse çalışanlar ve suçun işlenmesine mani olmayan işletme sahibi, müdür veya temsilcisi ve hangi unvan ve sıfatla olursa olsun işletmeyi fiilen yöneten kişi de cezalandırılır. Bir tüzel kişinin işleri yürütülürken bu maddede sayılan suçlardan biri işlenirse, tüzel kişi masraflar ve para cezasında müteselsilen sorumlu olur. Fiile iştirak edenler hakkında olayın mahiyetine göre Türk Ceza Kanununun 64, 65, 66 ve 67 nci maddeleri hükümleri uygulanır. Bu maddede hükümlerinin uygulanmasında 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 344 üncü maddesinin birinci fıkrasının 8 numaralı ben uygulanmaz. Marka korumasından doğan hakları tecavüze uğrayanlardan başka, 61 inci maddede sayılanlar dışında kalan suçlarda Enstitü; marka hakkı sahibi olarak belirtilmesi gereken kimlik bildiriminin gerçeğe aykırı olarak yapılması ile korunan bir marka hakkının sahibi olmadığı veya koruma süresi bittiği veya herhangi bir sebeple marka hakkının hükümsüzlüğü veya marka korunmasından doğan hakkının sona ermesi durumlarında; kendisini veya başkasının imal ettiği veya satışa çıkardığı eşyaya veya ambalajlarına veya ticari evrakına veya ilanlarına, hukuken korunan bir marka hakkı ile ilgili olduğu kanısını uyandıracak şekilde, işaretler koyma veya bu amaçla yazılı ve görsel basındaki ilan ve reklamlarda bu tarzda yazı, işaret veya ifadelerin kullanılması durumlarında 5590 ve 507 sayılı kanunlara tabi kuruluşlar ve Tüketici dernekleri de şikayet hakkına sahiptir. Şikayetin fiil ve failden haberdar olma tarihinden itibaren iki yıl içinde yapılması gerekir. Bu kapsamdaki suçlarla ilgili şikayetler acele işlerden sayılır. Bu Kanun hükümlerine göre marka hakkı başvurusu veya marka korumasından doğan haklara tecavüz dolayısıyla üretilmesi cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, gereç, cihaz, makine gibi vasıtaların zaptedilmesi veya el koyulması veya yok edilmesinde Türk Ceza Kanununun 36 ncı maddesi hükmü ile Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.
Madde 62 – Marka hakkı tecavüze uğrayan marka sahibi, mahkemeden, aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a) Marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulması,
b) Tecavüzün giderilmesi ve maddi ve manevi zararın tazmini,
c) Marka hakkına tecavüz dolayısı ile üretilmesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihaz, makine gibi vasıtalara el koyulması talebi,
Not: Bu madde 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile değiştirilen şeklidir.
d) (c) bendi uyarınca el konulan ürünler üzerinde kendisine mülkiyet hakkının tanınması, (Bu durumda söz konusu ürünlerin değeri, tazminat miktarından düşülür. Bu değer, kabul edilen tazminatı aştığı zaman, marka sahibinin fazlayı karşı tarafa ödemesi gerekir)
e) Marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere tedbirlerin alınması, özellikle bu maddenin (c) bendine göre el koyulan ürünlerin ve araçların üzerlerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise imhası talebi
Not: Bu madde 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile değiştirilen şeklidir.
f) Marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak, ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya yayın yoluyla duyurulması.
Madde 63 – Marka sahibi tarafından üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının ikametgahının olduğu veya suçun işlendiği veya tecavüz fiilinin etkilerinin görüldüğü yerdeki mahkemedir.
Davacının Türkiye’de ikamet etmemesi halinde yetkili mahkeme sicilde kayıtlı vekilin iş yerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmiş ise, Enstitünün merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir.
Üçüncü kişiler tarafından marka başvurusu veya marka sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının ikametgahının bulunduğu yerdeki mahkemedir. Marka başvurusu veya marka sahibinin Türkiye’de ikamet etmemesi halinde, ikinci fıkra hükmü uygulanır.
Birden fazla mahkemenin yetkili olduğu durumda, yetkili mahkeme ilk davanın açıldığı mahkemedir.
Madde 64 – Marka sahibinin izni olmaksızın, marka taklit edilerek üretilen ürünü üreten, satan, dağıtan veya başka bir şekilde ticaret alınana çıkaran veya bu amaçlar için ithal eden veya ticari amaçla elde bulunduran kişi, hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Taklit markayı herhangi bir şekilde kullanmakta olan kişi, marka sahibinin markanın varlığından ve tecavüzden kendisini haberdar etmesi ve tecavüzü durdurmasını talep etmesi halinde veya kullanmanın kusurlu bir davranış teşkil etmesi halinde, sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Madde 65 – Marka sahibi, markanın kendi izni olmaksızın taklit edilerek kullanılması sonucunda uğramış olduğu zarar miktarının belirlenmesi için tazminat yükümlüsünden markanın kullanılması ile ilgili belgeleri vermesini talep edebilir.
Madde 66 – Marka sahibinin uğradığı zarar, sadece fiili kaybın değerini değil, ayrıca marka hakkına tecavüz dolayısıyla yoksun kalınan kazancı da kapsar.
Yoksun kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usullerinden birine göre hesap edilir:
a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre,
b) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,
c) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre.
Yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, özellikle markanın ekonomik önemi, marka hakkına tecavüz edildiği anda geçerlilik süresi ve tecavüz sırasında markaya ilişkin lisansların sayısı ve çeşidi gibi etkenler göz önünde tutulur.
Madde 67 – Marka üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi, yoksun kalınan kazancın hesaplanmasında, 66 ncı maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (b) veya (c) bendlerinde belirtilen değerlendirme usullerinden birini seçmişse; mahkeme, ürünün satışında markanın ekonomik bakımdan önemli bir katkısının bulunduğu kanaatına vardığı takdirde, kazancın hesaplanmasında makul bir yapın daha eklenmesine karar verir.
Markanın ilgili ürüne ekonomik bakımdan önemli bir katkısının olduğunun kabul edilebilmesi için, ilgili ürüne olan talebin oluşmasında markanın belirleyici etken olduğunun anlaşılmış olması gerekir.
Madde 68 – Marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun olmayan bir şekilde kullanılması sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka sahibi, bu nedenle, ayrıca tazminat isteyebilir.
Madde 69 – Marka sahibi, sebep olduğu zarardan dolayı marka sahibine tazminat ödemiş olan kişi tarafından piyasaya sürülmüş ürünleri kullanan kişilere karşı, Kanun Hükmünde Kararnamenin bu bölümünde yer alan davaları açamaz.
Madde 70 – Marka hakkına tecavüzden doğan özel hukuka ilişkin taleplerde, zamanaşımı süresi için, Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygulanır.
Madde 71 – Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen bütün davalarda, görevli mahkeme, Adalet Bakanlığı’nca kurulacak ihtisas mahkemeleridir.
Asliye ticaret ve asliye ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendirileceğini ve bu mahkemelerin yargı çevresini Adalet Bakanlığı’nın teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.
Enstitünün bu Kanun Hükmünde Kararname Hükümlerine göre aldığı bütün zararlara karşı açılacak davalarda ve Enstitünün kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Enstitü aleyhine açacakları davalarda görevli mahkeme, birinci fıkrada belirtilen ihtisas mahkemeleridir.
(Karş: İsv. Mar. K. M.58/III)
Madde 72 – Dava sonucunda haklı çıkan taraf, haklı bir sebebin veya menfaatinin bulunması halinde, masrafları karşı tarafa ait olmak üzere kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini talep etmek hakkına sahiptir.
İlanın şekli ve kapsamı kararda tespit edilir. İlan hakkı, kararın kesinleşmesinden sonra üç ay içinde talep edilmezse düşer.
(Karş: İsv. Mar. K. M.60)
Madde 73 – Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa, inhisari lisansa sahip olan kişi, üçüncü bir kişi tarafından marka sahibinin marka hakkına tecavüz edilmesi durumunda, marka sahibinin bu Kanun Hükmünde Kararname uyarınca açabileceği davaları, kendi adına açabilir. İnhisari olmayan lisans sahibi olanların, dava açma hakları yoktur.
Birinci fıkra uyarınca, marka hakkına tecavüz dolayısıyla dava açma hakkı olmayan bir lisans alan, noter vasıtasıyla yapacağı bir bildirimle, gereken davayı açmasını marka sahibinden isteyebilir.
Marka sahibinin, yukarıdaki fıkrada belirtilen talebi kabul etmemesi veya bildirim alındığı tarihten itibaren üç ay içinde gerekli davanın açılmaması halinde, lisans alan yaptığı bildirimi de ekleyerek, kendi adına dava açabilir.
Lisans alan, ciddi bir karar tehlikesi karşısında ve söz konusu sürenin geçmesinden önce, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.
Üçüncü fıkra uyarınca dava açan lisans alanın, dava açtığını marka sahibine bildirmesi gerekir.
Madde 74 – Menfaati olan herkes, marka sahibine karşı dava açarak, fiillerinin marka hakkına tecavüz teşkil etmediğine karar verilmesini talep edebilir.
Birinci fıkrada belirtilen davanın açılmasından önce, kendisinin Türkiye’de giriştiği veya girişeceği sınai faaliyeti sonucu üretilen ürünlerde kullanacağı markanın, başkasına ait bir marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği hakkında, marka sahibinden görüşlerini bildirmesini noter aracılığı ile talep eder.
Bu talebin marka sahibine tebliğinden itibaren bir ay içinde marka sahibinin cevap vermemesi veya verilen cevabın menfaat sahibi kişi tarafından kabul edilmemesi halinde, menfaat sahibi birinci fıkraya göre dava açar.
Birinci fıkrada belirtilen dava, marka hakkına tecavüzden dolayı kendisine karşı dava açılmış bir kişi tarafından açılamaz.
Dava, marka üzerinde hak sahibi bulunan ve Marka Siciline kayıt edilmiş olan, bütün hak sahiplerine tebliğ edilir.
Bu maddede belirtilen dava, markanın hükümsüzlüğü davasıyla birlikte de açılabilir.
(Karş. İsv. Mar. K. m. 52)
Madde 75 – Marka hakkına tecavüzü ileri sürmeye yetkili olan kişi, bu haklara tecavüz sayılabilecek olayların tespitini mahkemeden isteyebilir.
(Karş. İsv. Mar. K. m. 5l9/II)
Madde 76 – Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen türde dava açan veya açacak olan kişiler, dava konusu markanın kendi marka haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde Türkiye’de kullanılmakta olduğunu veya kullanılması için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, davanın etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.
İhtiyadi tedbir talebi, dava açılmadan önce ve dava ile birlikte veya daha sonra yapılabilir. İhtiyati tedbir talebi, davadan ayrı olarak incelenir.
Madde 77 – İhtiyati tedbirler, verilecek hükmün etkinliğini tamamen sağlayacak nitelikte olmalı ve özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır:
a) Davacının marka hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin durdurulması,
b) Marka hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen şeylere Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi olanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanması
c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Hükümlerinin Uygulanması
Madde 78 – Hak sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması nedeniyle cezayı gerektiren taklit markalı mallara, ithalat veya ihracat sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük idareleri tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir.
El koyma ile ilgili uygulama bu konuda çıkarılacak mevzuatta düzenlenir.
Gümrük İdarelerindeki tedbir, el koyma kararının tebliğinden itibaren on gün içinde esas hakkında ihtisas mahkemesinde dava açılmaz veya mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmazsa idarenin el koyma kararı ortadan kalkar.
(Karş.: İsv. Mar. K. m. 70-72)
3.9. İşlem Yetkisi Olan Kişiler ve Marka Vekilleri
Madde 80 – Aşağıda belirtilen kişiler marka konuları ile ilgili olarak Enstitü nezdinde işlem yapabilir:
a) Gerçek veya tüzel kişiler. Tüzel kişiler, yetkili organları tarafından tayin edilen kişi veya kişilerce temin edilir.
b) Marka vekilleri.
İkametgahı yurt dışında bulunan kişiler ancak marka vekilleri vasıtasıyla temsil edilir.
Marka vekili tayin edilmesi halinde, tüm işlemler marka vekili vasıtasıyla yapılır. Marka vekiline yapılan tebligat asile yapılmış sayılır.
(Karş: İsv. Mar. K. m. 42)
3.10. Ücretlerin Ödenmesi ve Hukuki Sonuçları
Madde 81 – Yönetmelikte öngörülen marka başvurusu ve tescil edilmiş bir marka ile ilgili ücretler, başvuru sahibi veya marka sahibi veya varsa sicilde kayıtlı vekili tarafından ödenir.
Bir markanın tescil edilmesi ile ilgili işlemler için ödenmesi gereken ücretin, bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen süreler içinde ödenmemesi halinde, marka başvurusu geri çekilmiş kabul edilir.
(Karş.: İv. Mar. K. m. 43)
3.11. Son Hükümler
Not: Bu madde 7.11.1995 R.G. tarihli 4128 sayılı Kanun ile değiştirilen şeklidir.
Madde 82 – 3/3/31965 tarihli ve 551 sayılı Markalar Kanunu maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
3.12. Geçici Hükümler
Geçici Madde 1 – Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış marka başvuruları hakkında, başvuru tarihindeki Kanun hükümleri uygulanır.
Bu Kanun Hükmünde Kararname yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış ve sicile kaydedilmiş devir, intikal ve lisans işlemlerinden dolayı kazanılmış haklar saklı kalmak üzere, bu çeşit işlemlerde meydana gelecek değişiklikler için bu Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanır.
Geçici Madde 2 – Hizmet markalarını fiilen kullananlar, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç on iki ay içinde, söz konusu hizmet markasını kullandıklarını kanıtlayacak resim belgeleri de eklemek suretiyle hizmet markasının tescilini talep edebilecektir.
Enstitü, on iki aylık süre dolduktan sonra, hizmet markası sahiplerinin taleplerini ilk kullanım tarihlerini de dikkate alarak değerlendirir.
Geçici Madde 3 – Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanması bakımından, ihtisas mahkemeleri kuruluncaya kadar, asliye ticaret ve asliye ceza mahkemelerinin hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendirileceği ve bu mahkemelerin yargı çevresi Adalet Bakanlığı’nın teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurul tarafından belirlenir.
Madde 83 – Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 84 – Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.