Türkiye’de tarım sektörü gerek istihdam ettiği nüfus gerekse milli ekonomiye yaptığı katkı ile önemini koruyan bir sektördür. Son yıllarda verimin ve üretimin artırılması yönünde gösterilen çaba ve başarılar aynı oranda tarım ürünlerinin pazarlamasına yansıyamamıştır. Günümüzde sadece üretmek yeterli olmamaktadır. Ürün kaliteli olmalı, yeterli miktarda, düşük maliyetle üretilerek tüketiciye en yüksek tatmini sağlayacak şekilde, ulaştırılmalıdır. Tarımsal pazarlama tarımsal ürünün üreticiden tüketiciye ulaştırılmasına kadar olan aşamaların tümünü içine alan bir sistemdir. Ülkemizdeki tarımsal üretim pazarlamasını da bu sistem içerisinde değerlendirmek, sorun ve çözüm önerilerini bu doğrultuda belirlemek gerekmektedir. Tarım ürünleri temel gıda maddeleri arasında olması yanında tarımsal sanayimizin de hammaddesini oluşturmaktadır. Diğer taraftan tarım ürünlerinin çabuk bozulabilir karakterde oluşu talep ve arz esnekliğinin düşüklüğü pazarlama hizmetlerinin daha etkin ve değişik yapıda olmasını gerektirmektedir. Esasen pazarı iç ve dış piyasada rekabet şansı olmayan ürünün üretimine de gerek bulunmamaktadır.
1.1 ÜRETİMDEN KAYNAKLAKLANAN SORUNLAR
-
Nüfusumuzun yarısına yakın bölümünün tarımda istihdam edilmesi ve Mülkiyet hukukuna bağlı olarak işletmelerinin küçük ve çok sayıda olması yapısal bir problem olarak ortaya çıkmaktadır.
-
Kaliteli tohum ve fide kullanılmaması nedeniyle özellikle dış piyasaların arzu ettiği çeşitlerin yeterli miktarlarda yetiştirilmemektedir.
-
Üretimde çok fazla tohum çeşidi olması nedeniyle hem iç pazarın ihtiyacı hem de dış piyasa ihtiyacı için gerekli ürün için standardizasyon yapılamamaktadır.
-
Ülkemizde birim alandan alınan ürün miktarının düşük olması nedeniyle üretim maliyeti yüksektir. Bu durum dış pazarlarda rekabet gücümüzü azaltan önemli bir faktördür.
-
Tarım sektöründe üretimden pazarlama aşamasına kadar güvenilir verilerin olmaması, bir başka ifade ile istatistikli bilgilerin ihtiyaç duyulan zamanda doğru olarak temin edilememesi nedeniyle iç ve dış pazar ihtiyaçları tam tespit edilememektedir.
-
Zirai mücadele ilaçlarının tekniğine uygun kullanılmaması sonucu ortaya çıkan çevre kirliliği, yüksek maliyet insan ve hayvan sağlığını tehdit eden Rezudi (kalıntı) problemi, dış ticaretimizi olumsuz yönde etkilemektedir.
1.2 PAZARLAMA KANALLARI İLE İLGİLİ SORUNLAR:
Ülkemizde tarım ürünlerinin genel olarak ticaret borsalarında işlem gördüğü, yaş meyve ve sebzenin ise toptancı hallerinde pazarlandığı görülmektedir.
Küçük tarım işletmelerinin ürettikleri ürünlerin miktarının az ve maliyetlerinin yüksek olması dolayısıyla borsalara ve yaş sebze ve meyve hallerine ulaşamadığı ve lokal olarak bulunduğu yerde değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
Tarım satış kooperatifleri genellikle mal bazında üyelerinin mallarını satın alarak üreticilerin direk bir pazarlama kanalı olmaktadır.
Ülkemizde mal bazında Tariş incir, üzüm, zeytinyağı, pamuk, Antbirlik, Çukobirlik ise pamuk, Fiskobirlik fındık, ve Trakya Birlik… gibi 16 adet tarım satış kooperatifleri mevcut bulunmaktadır. Bu kuruluşların ağırlıklı olarak tarım ürünlerinin pazarlamasında etken olduğu görülmektedir.
Bu kuruluşların ayrı ayrı değerlendirilmesinin yapılmasında:
Ticaret Borsaları
-
5590 sayılı kanuna göre kurulmuş olan Ticaret Borsalarının tarihi çok eski olup ilk başlangıcı 1891 yılına dayanmaktadır.
1990 yılına kadar sayıları 60’a ulaşan Ticaret Borsaları 1990 yılında Maliye Bakanlığınca çıkarılmış olan 164 sayılı Gelir Vergisi Genelgesi ile müstahsilin gelir vergisinin toplanması veya verginin yatırıldığının kontrolü konusunda borsaları görevlendirmiştir.
Bu ek görevler dolayısıyla borsaların sayısında artış kaydedilmiş ve sayıları 96’ya ulaşmıştır.
-
Borsaların asli görevleri tarım ürünlerinde alıcı ve satıcıları bir araya getirmek, cari fiyatları oluşturmak ve teşekkül eden bu fiyatı kamuoyuna duyurmaktır.
Borsaların sayılarının artırılmasıyla asli görevlerini yerine getirmelerinde zorluklar çektiği görülmektedir.
1996 yılında ülkemizdeki borsaların tümünün işlem hacmi 1 Katrilyon 250 Trilyon liradır. Buna rağmen tarım ürünlerinin genel olarak borsalarda işlem gördüğü söylenemez.
Bununla beraber bugünkü uygulamalar özellikle ihracata yönelik ürünlerin ihracat sırasında günlük borsa tescili aranmakta bu da çabuk bozulabilir mallarda özellikle yaş meyve ve sebze ihracatında ihracatı yavaşlatan bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.
Tarımın Vergilendirilmesi:
Türkiye bir yandan tarımını subvanse etmeye çalışırken diğer yandan tarımdan vergi almaktadır. Zirai ürünlerin alım ve satımı esnasında tanzim edilen müstahsil makbuzları çiftçimizin beyanına göre yapılmaktadır. Pratikte bu beyanlar tam ve doğru olarak yapılmadığından uygulamada sorunlar yaratmakta ve vergilendirmeden istenen sonucu sağlamamaktadır. Bir başka ifade ile çiftçilerimiz üretimlerini doğru olarak beyan etmemektedirler. Bu da tarımsal üretimden alınan stopaj vergisinin tahsilini engellemektedir. Bu sorunun çözümü için küçük çiftçi muafiyetinin kaldırılması ve zirai üretimden sadece stopaj vergisinin alınması vergi tahsilatında kolaylık sağlayacaktır.
Diğer yandan çiftçilerimizden tahsil edilen %1’lik bağ kur kesintisi de gerçekçi olmayan bir kesinti olup onun ihtiyari hale getirilmesi zorunludur.
Toptancı Halleri
Yaş sebze ve meyve ürünlerinin genel olarak pazarlandığı yer toptancı halleridir. Rüsumların ve komisyonların yüksek olması nedeniyle toptancı hallerinden büyük kaçışlar görülmektedir. Çoğu ürünlerin hallere girmeden pazarlandığı gözlenmektedir. Bu kuruluşlar tarım ürünlerinin pazarlamasında görevlerini etkin olarak yerine getirememektedirler.
Tarım Satış Kooperatifleri
Bu kuruluşlar fiyat oluşumunda ve destekleme politikaları içerisinde popülist politikalara alet edilmektedir.
Tarım satış kooperatiflerinin gerçek söz sahibi kendi üyeleri olmaları gerekirken bu kuruluşlar finansal güçsüzlükler ve dış etkiler nedeniyle görevlerini gereği gibi yerine getirememektedirler.
Ticaret borsaları, tarım satış kooperatifleri ve toptancı hallerinin bu pazarlama kanallarında etkin olamamalarının temel nedeni kayıt dışı ekonomi ve belge düzeninden uzaklaşmadır.
1.3 DIŞ TİCARET İLE İLGİLİ SORUNLAR
-
Dünyada tarım ürünleri ihracatında çeşitli sigorta uygulamaları mevcuttur. Bunlardan CMR sigortası olarak adlandırılan ve nakliyeci firma tarafından yapılan sigorta ile ihracatçı tarafından yaptırılan ürün sigortası ülkemizde uygulama alanı bulmuştur. Ancak yeni girilen pazarlara veya riskli pazarlarda karşılaşılabilecek muhtelif risklere karşı ihracatçıyı garanti altına almak amacıyla devlet tarafından yapılan “ihracat ürün sigortası” olarak adlandırılan sigorta sistemi ülkemizde uygulanmamaktadır.
-
Tarım ürünleri ( balık ve diğer su ürünleri ile işlenmiş tarım ürünleri hariç) ithalatında uygulanmakta olan gümrük vergileri, Bakanlar Kurulunca; söz konusu ürünün yerli üretim maliyeti, ithal maliyeti, üretim-tüketim dengesi, iç ve dış piyasa fiyatları, sektörden gelen talepler, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri ile uluslararası anlaşmalardan doğan yükümlülüklerimiz çerçevesinde tespit edilmektedir. Tarım ürünleri dış ticaretini etkileyen en önemli anlaşmalar, DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) kuruluş anlaşması, Türkiye-AB Gümrük Birliği Anlaşması ile serbest ticaret alanı anlaşmalarıdır. DTÖ kuruluş anlaşması hükümleri uyarınca tarım ürünleri ithalatında (işlenmiş tarım ürünleri ile balık ve diğer su ürünleri hariç) koruma aracı olarak sadece gümrük vergisi kullanılabilmektedir. Bu itibarla, İthalat Rejimi Kararı çerçevesinde ithalatta uygulanmakta olan gümrük vergilerinin ödenmesi, kalite ve sağlık açısından Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’ndan kontrol belgesi alınması koşuluyla bütün tarım ürünlerinin ithali serbesttir. Ancak tarım ürünleri ithalatında uygulanmakta olan gümrük vergilerinin değiştirilmesine ilişkin karar süreci uzun zaman almakta ve bazı spekülatif oluşumlara meydan verilmektedir.
-
Sınır ticareti kapsamında sınır illerin ihtiyacı çerçevesinde ithal edilen tarım ürünleri sadece söz konusu illerde tüketilmemekte diğer illerde de pazara sunulmakta ve bu durum üretici üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır.
-
Tarım ürünleri ithalatında uygulanan gümrük vergileri ithal maliyetini yerli üretim maliyetinin altına düşürmeyecek seviyede uygulanmakla birlikte fiziki mal girişinin beyan edilen miktarlardan çok daha fazla olduğu gözlenmektedir.
-
Dahilde işleme rejimi kapsamında; gümrük vergisinden muaf olarak geçekleştirilecek tarım ürünleri ithalatı için , Dahilde İşleme İzin Belgesi alınırken, ihraç edilecek mamul maddenin bünyesinde gerçekte kullanılacak hammadde miktarından çok daha fazlasının kullanılacağı beyan edilerek, artan miktar iç piyasaya sürülmekte, bunun sonucunda yerli üretim zarar görmekte ve haksız kazanç elde edilmektedir.
-
Destekleme alım fiyatları tespit edilirken söz konusu ürünün DTÖ tarife taahhütlerimiz çerçevesinde uygulanabilecek en yüksek gümrük vergisi ile oluşturulabilecek ithal maliyetinin seviyesi dikkate alınmamakta , bunun sonucunda ithal maliyeti destekleme alım fiyatlarının altında kalmakta ,ithalatın devam etmesi nedeniyle destekleme alımı yapmak ile görevli olan kuruluş, aşırı stok, pazarlama ve finansman sıkıntısı ile karşı karşıya kalmaktadır.
-
Türk Karayolu Filosu AB‘nin en büyük filolarından biri olup ülkemiz taşımacılığı karayolu ağırlıklıdır. Ancak tarım ürünleri ihracatının yoğunlaştığı dönemlerde geçiş belgesi problemi yaşanmaktadır. Özellikle Avusturya, Macaristan ve Fransa’da bu problem yaşanmaktadır.
-
Sınır ve kıyı ticareti kapsamında yapılan ihracatta kalite ve standart problemleri yaşanmaktadır. Bu durum Türk ihraç ürünlerinin dış piyasalarda, özellikle yeni girilmekte olan pazarlarda imajını olumsuz etkilemektedir.
-
Tarım ürünlerimizin ve ihracatçılarımızın dünya piyasalarında rekabet gücü kazanmaları açısından uluslararası piyasalara uzanan bir organizasyon içine girilmelidir. Ayrıca mevcut pazarlarda payımızın arttırılması ve yeni pazarlara girilebilmesi amacıyla pazar araştırmaları yürütülmelidir.
II-AMAÇ VE HEDEFLER:
Üretimin milli ekonomiye katkısının maksimize edilmesinde pazarlama çok önemli bir araçtır. Ürünün hasadından başlayarak tüketiciye kadar uzanan aşamalarında kayıpların minimize edilmesi, kalitesinin korunması ve yaratılmış değerin eksiye dönüştürülmemesi önem arz etmektedir. Ayrıca ürünlerin gerek iç ve gerekse dış pazarların talep ettiği çeşit, kalite ve miktarlarda üretilmesi üretim ve üreticilerimizin AB ve gelişmiş ülke normlarına entegrasyonu amaçtır. Bu amaçlar Türk tarımının ölçek ekonomisine ulaşması ve uluslararası piyasalarda rekabet gücü kazanması açısından önemlidir.
III- ÖNERİLER
-
Uzun dönemde tarımdaki fazla nüfusun sanayi ve hizmet sektörlerine aktarılması,Miras hukukunun yeniden düzenlenmesi, ve orta vadede de arazi toplulaştırılması yoluyla tarım işletmelerinin makine ve girdilerin verimli kullanılabileceği optimum işletme büyüklüğüne ulaştırılması gerekmektedir.
-
Çeşit seleksiyonunun yapmak suretiyle özellikle dış pazarların aradığı ürünlerini yeterli miktarlarda üretimi teşvik edilmelidir
-
Verimliliği arttıracak yeni teknolojilerin yanı sıra kaliteli tohum, yüksek verimli çeşitler, uygun girdi kullanımı yoluyla birim alandan alınan elde edilen ürün miktarının arttırılması gerekmektedir.
-
AT ‘de bulunan “FADN” benzeri bir “Tarım İşletmeleri Veri Sistemi”nin oluşturulması ve Uzaktan Algılama yöntemi ile ürün rekoltesinin tespiti yoluyla uygun bir veri tabanı ve serisi oluşturulmalıdır
-
Zirai ilaç satışının reçeteye bağlanması ile. Bayilerinin tarım bakanlığının yerel teşkilatlarından alınmış reçete olmadan ilaç satışlarının önlenmesi gerekmektedir.
-
Pazarlama sisteminin sağlıklı çalışması ve kamunun uğradığı zararların azaltılması bakımından (destekleme alımlarından pazarlamaya kadar ) çiftçi örgütlenmenin sağlanması ve mevcut kooperatiflerin özerk bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.
-
Üretici organizasyonlarının pazarlama altyapı ve işletme tesisleriyle donanımlarının sağlanması açısından teşvik uygulamalarından yararlandırılmaları.
-
Pazarlamada kalite yanında fiyatla rekabette büyük önem arz etmektedir. Bunun özellikle ihracatta sağlanabilmesi için destekleme kapsamındaki ürünlerde prim sistemine geçilmeli, üreticinin eline geçmesi arzulanan fiyat ile dünya fiyatı arasındaki fark ürünün kalitesi de dikkate alınarak prim olarak doğrudan üreticiye ödenmelidir.
-
Tarıma dayalı sanayii hammaddesi ürünlerinde ve hayvancılık sektörüne girdi oluşturan hammaddelerde KDV uygulamalarının gözden geçirilmesi
-
Hayvansal ürün tüketimini teşvik amacıyla KDV uygulamasının gözden geçirilmesi.
-
Ülkemiz tarımına hakim olan küçük işletme yapısından kaynaklanan sorunların elemine edilmesi, üreticiye pazar ve fiyat garantisi sağlanması, sanayicinin hammadde talebinin karşılanmasını sağlayan sözleşmeli tarım sisteminin uygulanmasının yaygınlaştırılması önem arz etmektedir. Bu amaçla 30 Haziran 1996 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmeli yetiştiricilik tebliğinin üretici, ihracatçı, sanayici ve kamu kesiminin bir araya gelerek uygulamadaki aksaklıkların giderilmesi amacıyla yeniden gözden geçirilmesi faydalı olacaktır.
-
Ticaret Borsalarının etkin bir pazarlama kuruluşu olarak görev yapabilmesi için borsalarının alt yapılarının kuvvetlendirilmesi cihetine gidilmeli, bunların depo olanaklarını arttırılmalı, laboratuarları kurulmalı, bilgisayar ağları oluşturulmalı (TOBB’de birleştirilmesi) bütün bilgilerin bir merkezde toplanması sağlanmalıdır. İhtisas borsacılığına önem verilmelidir.
-
İzmir Ticaret Borsasında açılmasına çalışılan pamuğa dayalı vadeli işlem borsasına özel bir önem verilmeli ve bu örnek çalışma diğer ürünlere de yansıtılmalıdır. Bununla mala dayalı vadeli işlem borsalarının ileriye dönük ülkemiz ve bütün dünyadaki fiyat hareketlerinin izlenmesi, uzun vadeli mal bağlantılarının yapılabilmesi bakımından üreticiye o malla ilgili sanayiciye, imalatçıya, kolaylıklar sağlanmalıdır.
-
Üreticinin üretmeyi düşündüğü ürünün bugünden satış fiyatını bilme olanağına sahip olması sağlanmalıdır.
-
Toptancı halleri ile ilgili yeni Toptancı Halleri Yönetmeliği biran önce çıkarılmalıdır. Etkin denetim ile hallerden kaçış önlenmelidir. Rüsum ve komisyon ücretleri makul seviyeye getirilmelidir.
-
Tarım satış kooperatifleri bünyesinde yer alan sanayi tesisleri ile kooperatifçilik birbirlerinden ayrılmalıdır. Bu konudaki yasal düzenlemeye hız verilmelidir. Devletin destekleme politikası sadece kooperatifçilik yönü ile değerlendirilmelidir. Sanayi tesisleri üyelere bırakılmalı veya bu mümkün değilse özelleştirilmelidir. Pazarlama konusunda ve fiyat oluşumunda kooperatifler etkin bir hale getirilmelidir. Bu üç grup kuruluşlarınca etkili bir pazarlama sistemi geliştirilmesi belge sisteminin yerleştirilmesine bağlı bulunmaktadır. Bütün tarım ürünlerinin pazarlamasında ürünün ilk üretiminden itibaren belge düzenlenmesinin yerleştirilmesi ana hedef olmalıdır.
-
Yeni girilen veya riskli kabul edilen pazarlara yönelik olarak yapılacak ihracatının karşılaşabileceği risklerin elimine edilmesi amacıyla ihracat sigortasının devletçe uygulanmaya konulmasına ihtiyacı vardır.
-
Üreticiler ile ihracatçı ve ithalatçı firmalarımızın Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Birliği’ ne uyumlaştırılmış mevzuatımız hakkında bilgilendirilmeleri gerekmektedir.
-
Destekleme alım fiyatları, ithalatta uygulanan gümrük vergisinin, Dünya Ticaret Örgütü tarife taahhütlerimiz seviyesine yükseltilmesi ile sağlanabilecek en yüksek ithal maliyetlerinin altında tespit edilmelidir.
-
Tarım ürünleri ithalatında uygulanmakta olan gümrük vergilerinin değiştirilmesine ilişkin karar süreci çok kısa tutulmalı ve spekülatif oluşumlara meydan verilmemelidir.
-
Sınır ticareti kapsamında ithal edilen tarım ürünlerinin diğer illerde satışı önlenmelidir.
-
Bütün tarım ürünlerinde , yerli ürünün çıktığı ve piyasada bol olarak bulunduğu dönemlerde sınır ticareti kapsamında ithalata izin verilmemelidir.
-
Dahilde işleme rejimi kapsamında ithal edilen tarım ürünlerinin tamamının mamulün bünyesinde kullanılıp kullanılmadığını ihracat aşamasında mamul üründen alınacak örneğin tahlil edilerek tespit edilmesi gerekmektedir.
-
Karayolu taşımacılığında yaşanan geçiş belgesi probleminin çözümü amacıyla Ulaştırma Bakanlığınca ikili görüşmeler yoluyla geçiş belgesi kontenjanları arttırılmalıdır (problem olan ülkelerde).
-
Sınır ve kıyı ticareti kapsamındaki ürünler kalite açısından kontrol edilmeli kalitesiz, standart dışı ürünün ihracına müsaade edilmemelidir.
-
Ülkemizde üretimi çok olan tarım ürünlerinin ihracatına nakdi destek sağlanmalıdır(ürününü ihracata veren çiftçi müstahsil makbuzu ve gümrük çıkış beyannamesi ile bu nakdi iadeyi alabilmelidir.)
-
Tarım ürünlerimizin ve ihracatçılarımızın dünya piyasalarında rekabet gücü kazanmaları amacıyla Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından Sektörel Dış Ticaret Şirketleri modeli tanıtılmıştır. Ayrıca, ihracatçı firmalarımızca pazar araştırmalarının yürütülmesini teminen Pazar Araştırması Desteği uygulamaya konmuştur. Söz konusu uygulamaların ilgili kesimlere hızla tanıtılması önem arz etmektedir.
-
İhracata yönelik yaş sebze ve meyve ihracatının günlük borsa tesciline tabii tutulmaması bu beyanların aylık olarak verilmesi uygun olacaktır. Bu açıdan borsaların zirai ürünlerin tescili sırasında aldıkları tescil ücretleri (binde iki) çok yüksek olup bunun belge başına aynen Ticaret Odalarında olduğu gibi makul bir ücrete çekilmesi uygun olacaktır.
-
Küçük çiftçi muafiyetinin kaldırılması ve çiftçilerden kesilen Bağkur kesintisinin ihtiyari hale getirilmesi gerekmektedir.