Pages

Kuantum düşünce
Akın Berk Sürücü

ULUSLARARASI PAZARLAMA - 1

akın berk sürücü | 11:51

A - Uluslararası Pazarlama Nedir?

Pazarlamayı bir kazanç sağlama amacı ile seçilmiş müşteri gruplarının ihtiyaç ve isteklerini tatmin için kaynaklarının çözümlenmesi, planlanması, örgütlenmesi, kullanılması ve denetimi olarak tanımlayabiliriz. Uluslarası pazarlama ise bu çabaların uluslararası alanda yürütülmesidir.

Pazarlamanın kökeni satıştır.Ancak kavram ve içerik olarak bu iki işlem artık birbirinden iyice ayrılmıştır. İlk toplumlar üretim fazlası oluşturur oluşturmaz ticaret olanaklarını araştırmaya ve önce takas yolu ile sonra da para karşılığı ellerindeki ihtiyaç fazlası ürünleri satmaya başladılar. Satış işlemi çok basitleştirilmiş bir şekilde “mal veya hizmetlerin değişimi” şeklinde tanımlanabilir. Satışın gerçekleşmesi için muhtemel müşteriyi bir ürün veya hizmeti satın alabilmesi için ikna etmek gerekmektedir. Muhtemel müşterileri aramak, malı sergilemek, pazarlık etmek gibi satışla ilgili çalışmalar uygarlığın başlangıcından beri süregelmektedir.

Ulusal pazarların ve haberleşme olanaklarının gelişmesi sonucu on dokuzuncu yüzyılın sonlarında üreticiler sürekli reklamında yararını görüp satış çalışmalarında yardımcı olarak kullanmaya başladılar. Reklâm, satılan ürün hakkında geniş tüketici gruplarını bilinçlendirme ve ikna etme olanağı sağlıyor; kullananların o ürüne bağlılığını arttırıyordu. Böylelikle firmalar reklam bölümleri kurmak veya reklam ajanslarından yararlanmak yoluna gittiler.

Yirminci yüzyılda ulusal pazarların özellikle sanayileşmiş ülkelerde büyük boyutlara erişmesi satış çalışmalarının yönlendirilmesi için pazar araştırmasını gerekli kıldı. Satış firmaları alacakları kararlarda yanılgı rizikosunu azaltabilmek için değişik tüketici gruplarının ihtiyaç ve isteklerini, firmanın ürünlerine olan tepkilerini araştırmaya başladılar. Bu iş için birçok firmada pazar araştırması bölümleri kuruldu.

Bir süre satış, reklam ve pazar araştırması bölümleri ya birbirlerinden bağımsız ya da satış kısmının yönetimi altında çalıştılar. Bu durumda çoğunlukla ağırlık en eski ve büyük bölüm olan satış bölümüne veriliyor, diğer işlevler ihmal ediliyordu. Sonuçta birçok firmada pazarlama bölümleri oluşturuldu. Bu yeni bölüm satış, reklam ve pazar araştırmasına ek olarak, müşteri hizmetleri, fiyatlama, ürün araştırma ve geliştirilmesi çalışmalarını da yönetir hale geldi.

Pazarlama kavramının gelişmesi ile firmalar kabul ettiler ki firmanın amacı belli bir ürünü satmak değil, saptayacağı muhtemel müşteri kitlesinin ihtiyaçlarına cevap vermek olmalıdır. En yüksek ve sürekli kâr yolu budur. Çünkü belli ürün veya hizmetler kullanışsız, aranmaz, istenmez, beğenilmez hale gelebilir ama kişilerin ihtiyaçları kalıcıdır ve toplumun gelirinin yükselmesi ile de artmaktadır.

Dolayısıyla pazarlama kavramı pazarlamanın amacını mal satmak değil, seçilmiş muhtemel müşterilerin sorunlarına çözüm getirmek olarak tanımlar. Pazarlama için mal veya hizmet, müşterisinin bir sorununu çözmeye yarayan bir araçtır.

İç piyasayı hedef almış pazarlamacı ile uluslararası pazarlamcının amaç ve temel işlevleri aynıdır. Ayrı olan , içinde çalıştıkları ortamdır. Uluslararası pazarlamacının müşterileri kendi ülkesinin dışındaki bir ülkede veya ülkelerdedir. Dolayısı ile pazarladığı ürün veya hizmet en azından bir devletlerarası sınırı geçmek zorundadır. Sınırı geçmek demek değişik para birimleri, gümrük mevzuatları, yasalar, bankacılık sistemleri, dil ve kültürler, ekonomik ve politik sistemlerle karşılaşmak demektir.Uluslararası pazarlamacını karşılaştığı kontrolü dışındaki değişkenler çok ve çapraşıktırlar. Bu da uluslararası pazarlamanın hem zorluğunu hem de heyecan ve zevkini yaratır.

Satış mal pazarlama zincirinin bir halkasıysa, ihracat da uluslararası pazarlama çalışmalarının bir parçasıdır. Ülke içinde üretilen bir ürünün yurtdışına sevki ve karşılığında ülkeye döviz yani uluslararası geçerliliği olan paranın girmesi ihracatı oluşturur. Aynı biçimde uluslararası döviz karşılığı piyasaya Türk firmaları tarafından sunulan taşımacılık, bankacılık, inşaat gibi hizmetler de ihracat kapsamına girer.

Konuya sadece üretilen ürünlerin ihracatı diye yaklaşırsak başarımız sınırlı olur. İhracatımız temel ürünlerimizin geleneksel alıcılarının istemleri ile sınırlı kalır. Eğer amacımızı memleketimizin dışındaki pazarların ihtiyaçlarını saptamak ve karşılamak olarak tanımlarsak yeni pazarlar bulabilir, yeni ihraç ürünleri geliştirir, reklam ve tanıtma çalışmaları ile onları dış pazarlara kalıcı bir şekilde yerleştirebiliriz.

B - Pazarlama Anlayışı Nedir?

Pazarlama anlayışı satış anlayışının mantığını geçersiz kılmakta ve onun yerine geçmektedir.Bu iki anlayış şekil 1-1’de karşılaştırılmıştır.




Şekil 1-1 : Karşılaştırmalı satış ve pazarlama anlayışları

Satış anlayışı, firmanın üretilen mallarından hareket ederek, pazarlamayı bir kâr getirecek satış hacmine ulaşmada yararlı olan satış ve satışları geliştirme işi olarak görmektedir. Pazarlama anlayışı ise, firmanın bugünkü ve gelecekteki müşterileri ve onların gereksinmelerinden hareket eder, bu gereksinmeleri karşılayacak bir takım uyumlu programlar ve malları planlar ve anlamlı diğer tatminleri yaratmak sûretiyle kâra ulaşmayı umut eder. Böylece diyebiliriz ki:



Pazarlama anlayışı, kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesinde temel olan müşteri tatmininin yaratılmasını amaçlayan bütünleşmiş pazarlama tarafından desteklenen müşteriye dönük bir tutumdur.


Pazarlama Anlayışının Üç Temel Direği :




Bütünleşmiş Pazarlama MüşteriTatmini

Pazarlama anlayışı tanımından da anlaşıldığı gibi bu üç temel direğin birarada düşünülmelidir. Pazarlama, belirli pazarların ve halkların gereksinmelerini saptamaya, duymaya, hizmet etmeye ve gidermeye çalışan tüm kuruluşlar tarafından, önemli bir işlev olarak, gün geçtikçe artan bir biçimde tanınmaktadır. Pazarlamayı anlayabilmek için, üç kavramı tanımlamamız gerekmektedir. Pazarlama, değişimleri kolaylaştırmaya ve tamamlamaya yönelen birtakım insan faaliyetleridir. Pazarlama yönetimi, karşılıklı ya da kişisel kazanç sağlamak amacıyla, hedef müşteriler ile arzulana değişimleri yapmaya yönelen programların çözümlemesi, plânlaması, uygulanması ve denetimidir. Pazarlama anlayışı ise kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesinde temel olan, müşteri tatmininin ve uzun dönemdeki tüketici gönencinin yaratılmasını amaçlayan, bütünleşmiş pazarlama tarafından desteklenen müşteriye dönük bir tutumdur. Pazarlama tarihi, düpedüz bir satış anlayışından uzaklaşılarak, bir bütün olarak toplumun ve hedef müşterilerin çıkarlaına sorumlu bir biçimde hizmet etmeyi amaçlayan, programlı biçimde mal, fiyatlandırma, satışı geliştirme ve dağıtım plânlaması anlayışına yönelen güçlü bir gelişmenin olduğunu göstermektedir.

2 ULUSLARARASI TİCARET

A - Uluslararası Ticaretin Boyutları

İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda uluslararası ticareti özendirmek amacı ile kurulan GATTın (General Agreement on Tariffs and Trade - Gümrükler ve Ticaret Anlaşması) faaliyete geçtiği 1947'de 55 milyar dolar alan toplam dünya ihracatı, 1985 yılında 1.808 milyar dolara,1989 yılında ise 2891.1 milyar dolara ulaşmıştır. Bu rakamın % 74'ü sanayileşmiş ülkelerce, % 26'sı gelişmekte olan ülkeler tarafından üretilmiştir.

Sanayileşmiş ülkelerin ihracatı 1980 yılında 1251.6 milyar dolar iken 1989 yılında 2126.1 milyar dolar olarak gerçekteşmiştir.

Gelişmekte olan ülkelerin 1980 yılında 573.5 milyar dolar olan ihracatında,1987 yılına kadar sürekli bir düşüş kaydedilmiş,1987,1988 ve 1989 yıllarında artış sağlanarak 764.9 milyar dolara ulaşmıştır.

Dünya ticaretinde ithalat rakamları, 1980 yılında 2062.1 milyar dolardan % 45 artış ile 1989'da 2983.1 milyar dolara ulaşmıştır.

İhracatta olduğu gibi ithalatta da sanayileşmiş ülkeler söz sahibi durumundalar. OECD tahminlerine göre yedi büyük sanayileşmiş ülkenin (ABD, B.Almanya, Japonya, İngiltere, Fransa, Kanada ve İtalya) gayri safi milli hasılası 1989 yılında ortalama % 3.5 oranında artmıştır.

1988 yılında sanayileşmiş ülkelerin cari açıklarında 1987 yılına göre % 4.7 oranında bir azalma görülmüştür.

1988 yılında petrol fiyatları ABD Doları olarak 1987 yılına göre % 16.5 oranında düşmüştür. Bu düşüş OPEC ülkelerinin cari açıklarının 21 milyar ABD Doları'na yükselmesine sebep olmuştur.

UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Korıferansı) tarafından yapılan açıklamalara göre, gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranı 1988 yılında % 5'ten 1989'da % 4'e düşmüştür.

Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşrnası (GATT)'na göre dünya ticaretindeki artış ivmesinin giderek hız kazandığı ve 1988 yılında dünya ticaret hacminin son dört yılın en yüksek büyüme hızını kaydetmiştir.1988 yılında dünya ticaret hacmi değer olarak 1987 yılına göre % 14 oranında bir artışla 2 trilyon 840 milyar dolara ulaşmıştır.

Dünya ticaret miktarındaki büyüme 1987’de % 5.5 olarak gerçekleşmiş; 1989 yılında uluslararası mal ticareti önceki yıla göre hacim olarak da % 7.2 oranında artmıştır.

1989 yılında dünya ihracatında Amerika Birleşik Devletleri'nin payı % 12.6 olurken, Federal Almanya %' 11.8 oranında pay almıştır. Bu ülkeleri % 9.5 ile Japonya, % 6.2 ile Fransa ve % 5.3 ile İngiltere izlemiştir.

İthalatta ise ABD toplam dünya ithalatı içerisindeki % 16.5'lik payı ile dünyanın en büyük ithalatçısı durumunda bulunmaktadır.

ABD' yi % 9 pay ile Almanya,% 7 pay ile Japonya, % 6:6 ile Ingiltere ve % 6.5 ile Fransa izlemektedir.

1988 yılında batılı sanayileşmiş ülkeler genelinde ihracat artışı % 8 olurken, bu ülkelerin ithalat artışı % 9 oranında gerçekleşmiştir.

Toplam dünya ihracatı 1988 yılına göre 1989 yılında %7.7 oranında artış göstermiştir. İhracat rakamlarına bakıldığında sanayileşmiş ülkelerde ihracat % 7 artış gösterirken; gelişmekte olan ülkeler % 9.6 oranında artış göstermişlerdir.

1989 yılında gelişmekte olan ülkeler olarak petrol ihracatçısı olan ve olmayan ülkeler arasında da ihracat rakamlarındaki artış oranları farklılık göstermektedir. Söz konusu ülkelerden petrol ihracatçısı konumunda olan ülkeler % 7.2 oranında artış gerçekleştirirken diğerleri % 7.3 oranında artış sağlamışlardır.

İhraç ürünleri sanayileşmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir. Gelişmekte olan ülkelerin ihracat tablolarına bakıldığında; 1989 yılında mamul mal ihracatı % 7.7 oranındaki artışla ilk sırayı alırken servis ve işgücü ihracı ise % 7 oranındaki artışla ikinci sırayı almıştır.

Diğer taraftan tarımsal ürün ihracatında Dünya Bankası araştırma sonuçlarırıa göre,1985-1986 yılları arasında Avrupa Topluluğu ülkelerinin dünya ticaretindeki payı artarken Japonya'nın bu alanda söz sahibi olamadığı, ABD ve diğer sanayileşmiş ülkelerin tarım ürünleri ihracatındaki payının azaldığı, öte taraftan gelişmekte olan ülkelerin dünya ticaretindeki payları azalırken dört Güneydoğu Asya ülkesinin (Hongkong, Tayvan, G.Kore, Singapur) tarımsal ürün ihracatındaki paylarının arttığı ortaya çıkmaktadır.

1985'te ülkemiz ihracatı gayri safi milli hasılamızın % 15'i iken,1989'da da bu oran % 15 olarak gerçekleşmiştir.1985 yılında dünya ihracatının % 0.4'ünü oluşturan ihracatımız 1989 yılında da bu payını korumuştur.

B - Uluslararası Ticareti Engelleyici Koşullar

Uluslararası ticaretin esası karşılaştırmalı üstünlük ilkesidir. Her ülke bazı ürün ve hizmetleri diğer ürün ve hizmetlerden daha verimli şekilde üretebilir. Ülkenin teknolojik gücü, nüfusunun eğitim ve kültür düzeyi, doğal kaynakları ona bazı konularda üstünlük sağlar. Örneğin Türkiye hem buğday hem de otomobil üretmektedir: Ancak ikliminin elverişli, tarım alanlarının geniş ve verimli olması, Türkiye'nin buğdayı otomobilden daha verimli üretmesine neden olmaktadır.

Bir ülkenin kaynaklarını en verimli biçimde kullanabilmek için onları avantajlı olduğu sahalara yöneltmesi, bu sahalardan elde edeceği ihraç geliri ile de dezavantajlı olduğu ürün ve hizmetleri ithal etmesi çıkarı gereğidir. Sonuçta uluslararası ticaret doğmakta, bu ticarete katılan ülkelerin kaynakları daha verimli şekilde kullanılmakta, tüketiciler daha ucuza ürün ve hizmet alabilmektedirler.

Ancak, uygulamada çeşitli etkenler serbest uluslararası ticareti engelle- mektedir. Devletler ulusal güvenlik amacıyla ekonomik avantajları olmayan verimsiz alanlara yatırım yapmakta ve ithalatı zorlaştırıcı önlemlerle bu sektörleri korumaktadırlar. Gene ülkenin üstünlüğe sahip olmadığı, devri geçmiş sanayi sektörleri de işsizliğe yol açmamak için devlet bütçesinden yardım yani sübvansiyon yoluyla ayakta tutulmakta, ithalatın rekabetinden gümrük duvarları ile korunmaktadır. Bu çaba günümüzde özellikle gelişmiş ülkelerin dokuma ve demir-çelik sanayilerinde izlenmektedir.

Gelişmekte olan ülkeler ise genellikle yeni kurdukları ama serbest uluslararası ticaret ortamında yaşama şansına sahip olmayan çeşitli sanayi sektörlerini ithalatı önleyerek kuvvetlendirmeye çalışmaktadırlar.

Yukarıdaki nedenlerle serbest uluslararası ticareti engellemek isteyen devletlerin kullandıkları en önemli araçları, şöyle özetleyebiliriz:

1. Gümrükler

Yabancı ülkelerden gelen mallardan sınırlarda, istasyonlarda, havaalanlarında alınan vergi ve resimler ithalatı pahalılaştırmak suretiyİe dış ticareti engeller. Gümrük vergileri gümrüklenen malın değeri (ad valorem) veya ağırlık veya benzeri bir baz üzerinden (specific) alınır. Bu iki verginin birlikte uygulandığı ürünlerden ise karma (compound) gümrük vergisi alınır.

Uluslararası ticareti yapılan ürünler "Brüksel Nomenclature" adlı katologda ayrıntılı olarak numaralanmıştır. Ûlkeler kendi gümrük vergilerini bu listedeki ayırımlara göre cetvel haline getirir ve ilân ederler.

2. Kotalar

İthalata adet veya toplam değer olarak konulan sınırlamalar yani kotalar da çeşitli ülkelerce dış rekabeti engelleyici bir yöntem olarak kullanılmaktadır. Kotaların yönetimi genellikle ithal lisansları ile yapılır.

3. Kambiyo Sınırlamaları

Uluslararası ticaretin esası karşılaştırmalı üstünlük ilkesidir. Her ülke bazı ürün ve hizmetleri diğer ürün ve hizmetlerden daha verimli şekilde üretebilir. Ülkenin teknolojik gücü, nüfusunun eğitim ve kültür düzeyi, doğal kaynakları ona bazı konularda üstünlük sağlar. Örneğin Türkiye hem buğday hem de otomobil üretmektedir: Ancak ikliminin elverişli, tarım alanlarının geniş ve verimli olması, Türkiye'nin buğdayı otomobilden daha verimli üretmesine neden olmaktadır.

Bir ülkenin kaynaklarını en verimli biçimde kullanabilmek için onları avantajlı olduğu sahalara yöneltmesi, bu sahalardan elde edeceği ihraç geliri ile de dezavantajlı olduğu ürün ve hizmetleri ithal etmesi çıkarı gereğidir. Sonuçta uluslararası ticaret doğmakta, bu ticarete katılan ülkelerin kaynakları daha verimli şekilde kullanılmakta, tüketiciler daha ucuza ürün ve hizmet alabilmektedirler.

Ancak, uygulamada çeşitli etkenler serbest uluslararası ticareti engelle- mektedir. Devletler ulusal güvenlik amacıyla ekonomik avantajları olmayan verimsiz alanlara yatırım yapmakta ve ithalatı zorlaştırıcı önlemlerle bu sektörleri korumaktadırlar. Gene ülkenin üstünlüğe sahip olmadığı, devri geçmiş sanayi sektörleri de işsizliğe yol açmamak için devlet bütçesinden

Döviz tahsisine konan sınırlamalar, ithalata uygulanan farklı kurlar ve ithalatta alınan teminatlar da maİi yöntemlerle ithalatın sınırlanmasına yöneliktir.

4. Boykotlar

Boykotlar da uluslararası ticareti engelleyen etkenlerdendir. Boykotlar, Arap ülkelerinin İsrail ve onunla ticaret yapan şirketlerle ticareti yasaklamaları gibi resmî veya Amerikan liman işçisi sendikalarının zaman zaman Rusya'ya mal taşıyan gemileri yüklememeleri gibi gayri resmi olabilir.

5. Diğer Engeller

Uyulması güç standartlar, paketleme ve etiketleme şartları, sağlık kontroİleri, uzun ve karışık formaliteler ve benzeri idari uygulamalar ile ithalatı güçleştiren piyasa koşulları da diğer engeller arasında sayılabilir. Örneğin Japonya resmî engeller yerine yabancı şirketlerin uyması güç piyasa koşulları ile uzun yıllar ithalatını düşük bir düzeyde tutabilmiştir. Dağıtım kanalının uzunluğu, ufak perakendeci sayısının çokluğu ve bunların finanse edilmesi koşulu mallarını Japonya'da pazarlamak isteyen yabancı firmaları ürkütmektedir.

C - Uluslararası Ticaret Blokları

Aralarında ticareti engelleyen koşulları kaldırıp, ticaret hacmini ve dolayısı ile ekonomilerinin boyutlarını ve verimini artırmak isteyen bazı ülkeler bölgesel ticaret blokları oluşturmaktadır. Genellikle bu bloklar ülkelerin tarihi ve coğrafi bağlantıları çerçevesinde ortaya çıkmıştır. Tarihteki yakın politik dostluk veya sömürge ilişkileri bazı ülkelerin dış ticaretinde hâlâ ağırlığa sahiptir. Örneğin Fransa'nın dış ticaretinin % 10'u eski sömürgeleri olan Afrika ülkeleriyledir.

Ulaştırma maliyetleri nedeniyle bazı ülkelerin dış ticaretlerinin önemli bir kısmını komşuları ile yapmakta olduklarını görmekteyiz. Bu coğrafi bağlar da tarihi ilişkilerin yanında ticaret bloklarına bölgesel nitelik vermektedir. Bu tür ticaret bloklarına örnek olarak Avrupa Topluluğu, COMECON (Council for Mutual Economic Assistance ), ASEAN ( Association of South East Asian Nations ), Kuzey-Güney diyaloğunu vermek mümkün olabilir.

3 PAZAR ARAŞTIRMASINDA TOPLANACAK BİLGİLER

İhracata yönelmeye karar veren firmanın atacağı ilk adım, ilgilendiği ürünler için dış pazarlarda istem olup olmadığını araştırmaktır. Başka bir deyişle, dış pazarlardaki istemin ne tür ürünler için olduğunu inceleyecektir.

İhracata yönelik bir ürün geliştirmeye karar veren firma, nasıl bir ürünün yabancı pazarlarda beğenilip kabul edileceğini araştırmak zorundadır. Ayrıca bu ürünün maruz kalacağı iklim koşulları, düşünülen piyasanın bilinmesi gereken önemli kültürel özellikleri, uyulması gereken standartlar da araştırma konusu olacaktır. İhracata başlama, yeni bir ihraç pazarına girme veya mevcut dış piyasaya yeni bir ürün çıkarma kararları genellikle ürünün geliştirilme ve değiştirilmesini zorunlu kılar. Bu da pazar araştırmasını gerektirir.

A - Pazar Araştırmasına Başlarken

İnsanların niçin âşık oldukları, mahkûmların neden hapishaneden kaçtıkları, sarhoş balıkların ayık olanlardan daha saldırgan mı oldukları konularını araştırmaya kalkarsak, konunun sağlıklı bir araştırması en aşağı yedi buçuk milyon liraya mal olacaktır. Bu paranın yukarıdaki soruların yanıtlanması amacıyla harcanması için yönetim kurulununun ikna edilebilmesi güçlüğü her zaman karşılaşılabilen bir durum olabileceği için gelin yanıtları bu konuları önceden araştırmış olan kaynaklardan öğrenelim.

Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Bilim Vakfı 3.000.000.- TL. harcadıktan sonra aşık olmanın nedenleri konuusunda bilimsel bir sonuca ulaşılamayacağı kanısına varmıştır. ABD Ulusal Alkol Suistimal Enstitüsü'nün 3.500.000.- liralık araştırması ise alkolün balıkları kavgacıdan çok uykulu yaptığını ortaya koymuştur. Mahkûmların hapishaneden kaçış nedenlerinin özgürlük arzusu olduğunu bulmak ABD Kanun İcra Yardım Kurulu'na 1977'de 1.000.000.- liraya mal olmuştur.

Bu gerçek ancak kullanışlılığı tartışılır araştırma örnekleri iki noktayı vurgulamak amacıyla verilmiştir. Herhangi bir konuyu masraflı bir şekilde araştırmadan veya araştırtmadan önce, onun başkalarınca incelenip incelenmediğini soruşturmakta yarar olabilir. Yani, tekerleği yeniden keşfe kalkışmadan önce kimin keşfettiği öğrenilip, planları oradan alınabilir. Bu şekilde ikinci dereceli kaynakları kullanmak sureti ile yapılacak bir masa başı araştırması hem zaman hem de para tasarrufu sağlayabilir.

Vurgulanması gereken ikinci nokta ise, yapılacak araştırmanın kullanılabilirliği ile ilgilidir. Araştırmanın olası sonuçlarının nasıl kullanılacağı önceden düşünülmelidir. Eğer değişik sonuçlar alınacak kararları değiştirmeyecekse boşuna para ve zaman sarf edilmemelidir. Kararlı ve bilinçli yöneticinin yol göstericisi olan pazar araştırmaları kararsız yöneticinin sorumluluğunu yaymak ve uygulamayı ertelemek için kullandığı bir bahanedir.

Pazar araştırması, pazarlamacının karşılaştığı ürün, piyasa ve tüketici ile ilgili sorunların çözümüne yardımcı olabilecek bilgilerin sistemli ve objektif bir şekilde toplanması ve analizidir. Her pazarlama çalışması gibi pazar araştırmasının da başarılı olması iyi planlanmasına bağlıdır. İlk adım araştırılacak sorunun sağlıklı olarak tanımıdır. Sonra, aranılan bilgiler, bunları elde etmek için kullanılacak yöntem ve bu bilgileri karar sürecinde kullanılabilecek hale getirmek için uygulanacak analiz teknikteri belirlenmelidir. Pazar araştırması artık uyguladığı çoğu teknik için ileri istatistik bilgisi ve bilgisayar kullanımı gerektiren bir uzmanlık dalı olmuştur.

Pazarlama ile ilgili araştırmaları üç ana bölüme ayırabiliriz:

1. Elde etmek istediğimiz bilgilerin önceden başkaları tarafından araştırılıp araştırılmadığının incelenmesi, eğer araştırılmışsa sonuçların mevcut ikinci dereceli kaynaklardan elde edilmesi bir Masa Başı Araştırması ile mümkün olabilir. Eğer bu yoldan elde edilen sonuçlar doyurucu ise büyük zaman ve para tasarrufu gerçekleştirilebilir. Değilse, aşeğıdaki birinci derecedeki kaynaklar dolaysız olarak araştırılabilir.

2. Piyasa Araştırması piyasalarla ve iletişim kanalları ile ilgili bilgileri kapsar. Değişik markaların piyasa payları, stok seviyeleri, dağıtım oranları ile medya kapsamları gibi bilgiler bu kategoriye girer.

3. Tüketicilerin başta ürün, reklam ve promosyonlarla ilgili olan her türlü düşünce, davranış ve alışkanlıkları Tüketici Araştırmasının kapsamına girer.

Değişik türdeki pazar araştırmaları girilmesi düşünülen dış pazar ve ihracı düşünülen ürünle ilgili şu temel bilgileri toparlayacaktır:

B - Pazarla İlgili Bilgiler

1. Ülkemizin ihracat mevzuatı

- Sınırlamalar,

- Vergi, vergi iadesi ve kambiyo mevzuatı,

- Tescil, lisans ve diğer dokümantasyon şartları.

2. Pazara giriş

- Gümrük ve kotalar (Türk ve diğer menşeli mallar için).

- Dahili vergiler,

- Kambiyo sınırlamaları,

- Sağlık ve standartlarla ilgili mevzuat,

- Politik etkenler.

3. Pazarın boyutları ve gelişmesi

- İthalat (miktar, değer, kaynak, gelişme eğrisi)

- Tüketim (miktar, gelişme eğrisi, coğrafi özellikler)

4. Pazarın bölünmemesi

- Muhtemel bölümler (yaş, gelir, kültürel, coğrafi gibi)

- Tipik tüketici profili.

5. Talep üzerindeki etkenler

- İklim ve coğrafya,

- Sosyal ve kültürel etkenler,

- Politik etkenler.

6. Rakipler

- O ülkedeki iç üretim ve üretimdeki gelişmeler,

- Rekabetin şekli (kimliği, piyasa payları, fabrika yerleri, kapasiteleri, planları)

- Rakiplerin kuvveti (boyutları, özel avantajları)

- Rekabetin başarı nedenleri,

- Rekabetin üretim yelpazesindeki boşluklar,

- Marka ve patent durumları.

7. Fiyat

- Perakende fiyatları,

- Toptancı ve perakendeci kâr oranları.

- Ulaşım maliyetleri,

- Fabrika satış fiyatları.

Pazar ile ilgili araştırma şu temel sorunları cevaplandırmalıdır:

-Tüketiciler planlanan ihraç ürününü alacak mı?

-Tüketicilerin alma olanağını artırmak için ürün ne şekilde değiştirilebilir?

- Ne miktarlar da almaları beklenebilir?

-Ürün en iyi nasıl pazarlanabilir ve ne tür pazarlama harcamaları gerekir?

-Ürünün değiştirilmesi gerekiyorsa ne miktarda yatırım planlanmalıdır?

1. İhracat Rejimi

Bu tür soruları cevaplamak için ihracat düşünülen pazarları araştırmadan önce ihracat rejimimizin ve ilgili mevzuatın incelenmesi doğru olur. Bunlar değişik ürünlerin tüm veya bazı ülkelere ihracını yasaklayabilir veya zorlaştırabilir. Ayrıca, mevzuatın gerektirdiği bazı bürokratik işlemler veya koyduğu sınırlamalar belli konularda ihracatı caydırıcı nitelikte olabilir. Örneğin, kredili ihracatta aranan özel izinler ve süredeki sınırlamalar vadeli alıma alışkın bazı piyasalara ihracatı olanaksız kılabilir. En düşük ihraç fiyatı sistemi dış pazarlarda rekabet esnekliğini sınırlayıp, malın mücadele gücünü yok edebilir. Tescil ve lisans zorunlulukları hızla isteme cevap verebilme olanağını ortadan kaldırabilir.

Türkiye'den yapılan ihracat; Ticaret Bakanlığı'nın önerisi ile Ekonomik İşler Yüksek Koordinasyon Kurulu'nda görüşülerek uygun görüldükten sonra Bakanlar Kurulu'nda kabul edilmiş ve Devlet Başkanı tarafından onaylanmış ihracat rejimi kararı çerçevesinde yürütülür. İhracatta yetkili merci Ticaret Bakanlığı'dır. İhracatla ilgili koordinasyon da bu bakanlıkça sağlanır. Ticaret Bakanlığı bu görevini ihracat rejimi, yayınladığı ihracat Yönetmeliği, diğer yönetmelik ve sirkülerle ve ilgili mercilere verdiği talimatlarla yürütür.

Her yıl Ticaret Bakanlığı tarafından açıklanan İhracat Rejiminin kapsamına uygulama esasları, izne bağlı ihracat türlerinin tarifleri, lisans ve tescil işlemlerinin açıklanması girer. İhracat bedellerinin tahsili ve ödeme şekilleri ile özellik gösteren ihracat da rejimde belirtilir.

Ticaret Bakanlığı tarafından genellikle İhracat Rejimi ile birlikte yürürlüğe konan İhracat Yönetmeliği ihracatla ilgili işlemleri, özelliği olan ihracatı ve özellik gösteren işlemleri ayrıntılı biçimde açıklar.

"Reexport", yani bir malın ithal ve hemen sonra ihracına olanak tanıyan Transit Ticaret Yönetmeliği ile sınır illerimiz ile komşu ülkeler arasında bu illerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik mal değişimini kolaylaştırmak amacı ile düzenlenen Sınır Ticareti Yönetmelikleri de ihracat mevzuatımızın önemli bölümlerini oluştururlar.

İhracatçı, Resmî Gazete'de yayınlanan rejim, yönetmelik ve sirküleri ihracat işlerine başlamadan ayrıntılı biçimde incelemeli, sonra da değişiklikleri sürekli olarak izlemelidir.

Mevzuatla ilgili soruları cevaplandırabilecek yetkili merci Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü'dür. İhracatçı, bilgi, görüş veya izin ile ilgili işlemini ilk önce bağlı olduğu ihracatçı Birliği veya oda kanalı ile Ticaret Bakanlığı'na iletmelidir. Gerektiğinde İhracat Genel Müdürlüğü'ne bizzat da başvurabilir.

2. Pazara Giriş Olanakları

Genellikle yabancı ülkelerin ithalatlarına koydukları engeller ihracat olanaklarımızı kendi mevzuatımızdan çok etkiler.

Gümrük vergileri, kotalar ve kambiyo mevzuatı piyasaya girebilme olanaklarını önemli ölçüde etkiler: Gümrük vergileri ve iç vergiler ürünlerimizin maliyetlerini artırarak dış piyasalarda satılabilme durumlarına etkili olacaktır. Uyulması gereken sağlık ve güvenlik kuralları da maliyeti artıracağı gibi dış pazarlara kabul şansını da azaltacaktır. Örneğin, çoğu ülke toz kırmızı biberde binde bir oranda bile olsa demir tozu emarelerini kabul etmemektedir. Ülkemizdeki çoğu öğütme tesisi ise istenilen kalitede ürün işleyemediğinden ihracatımız çok düşük seviyede kalmaktadır.

Politik etkenlerin de incelenmesinde yarar vardır. Bazı ülkeler politik nedenlerle Türk mallarını tercih veya reddedebilir. Örneğin, günümüzde Libya'ya mal satmak Yunanistan piyasasına girmekten daha kolaydır. İran'a batı ülkelerinin uyguladığı ambargo da Türkiye için yeni olanaklar yaratmıştır. Bu tür gelişmeleri izleyen ihracatçı önemli fırsatlar yakalayabilir.

Bazı ülkelere mal taşımak çok uzun ve pahalı olmaktadır. Örneğin, önemli bir pazar olan Kanada'ya Türkiye'den dolaysız gemi seferleri yoktur. Amerika veya başka bir ülkenin limanlarından malı aktarma yapmak ise taşıma maliyetlerini büyük ölçüde artırmaktadır.

Bazı ülkelerin limanları ise sık sık kapasitelerinin üstünde yükle karşılaşmakta, boşaltma işlemleri uzadığından taşıma maliyeti yükselmektedir.

3. Pazarın Boyutları ve Gelişmesi

İhracatçı, malının belirli dış pazarlardaki gerçek satış potansiyelini değerlendirmelidir. Pazarın mevcut boyutları, büyümesi ve ne gibi bir yüzdesinin ele geçirilebileceği hesaplanmalıdır. Bunun için şu ana konular incelenmelidir:

Tüketim: Tüketim miktarı nedir ve bunun ne kadarı iç üretim, ne kadarı da ithalatla karşılanmaktadır? İhracat var mıdır?

Malı kimin tükettiğinin incelenmesi de önemli ipuçları verebilir. Nüfusun ufak bir yüzdesi kullanıyorsa ve genel refah düzeyi artıyorsa o ürün için gelişme potansiyeli olduğu düşünülebilir.

Nasıl tüketildiği de ihracatçıya yol gösterecektir. Örneğin, zeytinyağı Akdeniz ülkelerinde salatada, sebze yemeklerinde ve kızartmalarda kullanılırken, zeytinyağı kuzey ülkelerinde sadece salatalara konmaktadır. Yemek pişirme alışkanlıklarının değişmesi ve Akdeniz ülkelerinden giden işçilerle temas, yeni kullanım alanları yaratıp, miktarı artırabilir.

Nerede kullanıldığı da gelişmelere ışık tutacaktrr. Aynı örneği sürdürsek zeytinyağının Hindistan ve Pakistan'da cildi korumak için krem gibi kullanıldığını ve eczanelerde satıldığını görürüz.

Ürün ne kadar sık kullanılmaktadır? Fransa'da her yemekte içilen şarap Kuzey Amerika'da çoğu ailede ancak davetlerde ikram edilmektedir.

Nasıl kullanılmaktadır? Örneğin, portakal bazı ülkelerde yemekten sonra, bazılarında yemekler arası, bazılarında ise sadece reçel yapımında kullanılmaktadır.

Sanayi Ürünleri İşlemi: Sanayi ürünleri çeşitli kuruluşlar tarafından değişik amaçlarla alınır. Örneğin daktilo makineleri ile bilgisayarlar kendi kullanımları, motor aksamı,lastik tekerlekler, bez ve iplik gibi ürünler ise başka bir ürünün girdileri olarak satın alınıyor olabilir.

Bu tür ürünlerin ihracatçısı malını verdiği sanayi sektörünü ve malının girdisi olduğu ürünün piyasasındaki gelişmeleri yakından izlemek zorundadır.

4. Pazarın Bölünmemesi

Herhangi bir ülke pazarının tümü ihracı planlanan herhangi bir ürünün potansiyel alıcısı olamaz. Belirli bir malın muhtemel müşterileri bazı özellikleri paylaşan bir pazar bölümünü oluştururlar. Tüketicilerin bu tür özellikleri onların gelir ve öğrenim düzeyleri, yaş grupları, meslek türleri olabilir: Sanayi ürünlerinin müşterisi olan şirketler ise firma büyüklüğü ve sanayi sektörlerine göre bölümlere ayrılabilirler:

5. Talep Üzerindeki Etkenler

a) Ekonomik koşullar yeni bir piyasadaki istemin boyutlarını ve gelişmesini etkileyen en önemli etkenleri oluşturur. Genel ekonomik durum, işsizlik ve enflasyon oranları, gelir düzeyi ve dağılımı, ekonominin büyüme hızı, istemin boyutları ve yönünü belirleyen son derece önemli etkenlerdir. Doğal olarak, hızlı bir gelişme gösteren, yüksek bir gelir düzeyi ve adil bir gelir dağılımı olan bir ülke ihraç ürünlerimiz için fakir veya ülke zenginliği ufak bir sınıfın elinde toplanmış bir pazardan daha çekicidir.

b) İklim ve coğrafya çoğu ürünün tüketimini etkiler. Örneğin, insanların giydiklerinin miktar ve özelliği, boş zamanlarını değerlendirme şekilleri, konutlarının mimarisi, ulaşım sistemleri, kısacası günlük yaşamları önemli ölçüde iklim ve coğrafya koşulları tarafından şekillendirilmiştir.

c) Sosyal ve kültürel etkenler de bir ülke halkının tüketim alışkanlıklarının oluşmasında önemli bir rol oynar. Örneğin öğrenim ve kültür düzeyi yüksek bir tüketici kitlesi yeni ürünlere daha açık olur. Ayrıca ürünün kökeni ile ilgili olumsuz önyargıları daha az olur. Dini inançlar, örf ve adetler de tüketici davranışlarını etkiler. Özellikle bir ihraç ürününün geliştirilmesinde bu etkenler dikkate alınmalıdır.

d) Politik etkenler bir ülkenin ticaret politikasını resmen etkileyeceği gibi, tüketicilerin davranışlarına da olumlu veya olumsuz tesir edebilir.

6. Rakipler

Eğer girilmesi planlanan dış pazarda mevcut olan rakipler çok kuvvetli ve kararlı iseler, ürünün o pazarda kârlı bir şekilde satılmasını engelleyebilirler. Bu nedenle rekabet koşullarını ayrıntılı araştırmak gerekir.

Rakiplerin organizasyon ve ürünleri incelenip, kuvvet ve zaafları öğrenilmelidir. En başarılı rakiplerin başarı nedenlerinin çözümlemesini yapmak alınacak pazarlama kararlarına ışık tutacaktır: Onlara karşı yapılacak mücadelede başarı şansını da kestirmek gerekir.

Rekabet koşulları incelenirken şu sorular cevaplandırılmalıdır:

a) Dolaysız rekabet var mı? Varsa, önemli rakipler yerli mi, yabancı mı? Yabancı ise ülkemizden rakip var mı?

b) Ürününüzden farklı bir ürünü pazarlayanlar, ancak sizin müşterilerinizi ve ürününüzün benzeri bir kullanımı hedef alanlar dolaylı rekabeti oluştururlar. Örneğin, çay farklı olmasına rağmen kahve ile dolaylı olarak rekabet eder. Pazarda dolaylı rekabet var mıdır?

c) Rakiplerin piyasa payları ve bu paylardaki değişmeler ne orandadır?

d) Önemli rakiplerin hammadde, işçilik, finansman gibi konularda ne gibi üstünlükleri vardır?

e) Firmaların kapasiteleri ve kapasite kullanımları nedir?


f) Piyasaya bir veya birkaç firma mı egemendir, yoksa yaygın bir rekabet var mıdır?

g) Eğer yabancı firmaların ağırlığı varsa; bunlar gümrük ve taşıma gibi avantajlardan yararlanmakta mıdırlar? Aynı avantajlar ihracı düşünülen ürün için geçerli olacak mıdır?

h) Yerli rakiplerin gereğinde ithalatı engelleyecek politik güçleri var mıdır?

ı) Önemli rakiplerin dağıtım kanallarını kontrolü ne ölçüdedir?

i) Pazarda önemli boşluklar, fırsatlar, rakiplerin ihmal ettiği pazar bölümleri var mıdır?

Rakiplerin başarı nedenlerini araştırmak hem pazara giriş olanaklarına hem de giriş stratejilerine ışık tutacaktır. Başarı örneği olarak sadece en büyük kuruluşlar değil, aynı zamanda ufak pazar bölümlerini kârlı bir şekilde değerlendirebilen küçük firmalar da incelenmelidir.

Genellikle başarı nedenleri arasında şu konulardan bazıları bulunabilir:

a. Üstün ürün ve/veya servis kalitesi.

b. Fiyat avantajı.

c. Maliyet avantajı.

d. Üretim yerinin ve taşıma uzaklıklarının getirdiği avantajlar.

e. Patentlerle korunabilen ürün yenilik ve özellikleri.

f. Satış ve dağıtımda üstünlük.

g. Reklam ve tanıtma çalışmalarının kalite ve yoğunluğunun getirdiği avantajlar.

h. Vergi ve gümrük barajları ile devletin sağladığı teşvik uygulamalarının yarattığı avantajlar.

7. Fiyatlar

Fiyatların incelenmesi en önemli konulardandır. Araştırmacı, "piyasada mevcut çeşitli benzerleri ile rekabet edebilmek için ürünümüzü hangi fiyâttan satmalıyız?" sorusuna cevap verebilmelidir. Bunun için de dağıtım kanallarının her bölümüyle ilgili kâr düzeyleri, giderler ve vergiler hesaplanmalı, üretici ile tüketici arasındaki her türlü fiyat değişikliği saptanmalıdır.

Hedef aldığı pazarın boyutlarını, kendi ürününü burada ne miktarda ve hangi fiyata satabileceğini ortaya çıkaran pazarlamacı satış potansiyelini biliyor demektir.

Pazarla ilgili araştırmanın sonuçlarına göre ürününün dış pazarlama potansiyeli olduğuna karar veren firma, bundan sonra ürününün hedef pazara tam olarak uygun olup olmadığını uygun değilse ne gibi değişiklikler gerektiğini araştırmak zorundadır.

C - Ürünle İlgili Bilgiler

1. Ürün Nitelikleri

- Renk,

- Tat,

- Boyutlar,

- Dizayn ve stil,

- Hammaddeler,

- Kullanım,

- Teknik koşullar.

2. Ürün Ambalajı

- Koruma,

- Bilgi,

- Sergileme ve satış,

- Yasal yükümlülükler,

- Alışveriş yöntemleri,

- Tüketici.

3. Dış ambalaj

- Taşıma,

- Yükleme, boşaltma,

- Depolama.

1. Ürün Nitelikleri

Çoğu ürünün nitelikleri tüketicilerin tercihlerine göre oluşmuştur. Gelenekler, psikolojik ve sosyo-ekonomik koşullarla toplumun içinde yaşadığı ortam bu tercihleri etkiler. Tüketicilerin ürünlerle ilgili genel tercihleri şu bölümlere ayrılabilir:

a) Renklere olan tüketici tepkileri değişik ülkeler ve hatta aynı ülke içindeki-bölgeler arasında önemli farklılıklar gösterebilir. Bir rengin diğerine tercih edilme nedenleri arasında tüketici zevklerinin dışında geleneksel hatta dinsel etkenler de rol oynar. Örneğin, islâmi ülkelerinde yeşil kutsalken; Güneydoğu Asya'da beyazın kutsal anlamı vardır. Hıristiyan ülkelerde siyah matem rengi olarak kullanılırken, Çin'de beyaz matemi simgeler. Rengin öneminden ve değişik renklerin özelliklerinden habersiz dış pazarlamacı önemli yanlışlar yapabilir.

b) Tat ve koku ile ilgili tüketici alışkanlıkları ve tercihleri de renk gibi ülkeler arasında ve içinde önemli farklılıklar gösterir. Örneğin, Amerika'da milyonlarca ailenin her sabah kahvaltısını oluşturan mısır gevreği, halkımızın tat tercihine pek uymadığı için piyasamızdaki yaşantısını ancak marjinal bir ürün olarak sürdürmektedir.

c) Ürün boyutları ile ilgili farklı tercihler halkın kilo, boy ve şekil ortalamalarını aksettirebileceği kadar ortamdaki ve kullanım şeklindeki farklılıklardan da kaynaklanabilir. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nde süt ambalajlarının Avrupa'dakilere oranla neredeyse bir misli büyük oluşu, tipik bir ailenin ABD'de daha çok süt içmesinden olabileceği gibi, ABD'deki buzdolaplarının Avrupa'dakilerden oldukça büyük olmasından da doğabilir.

d) Dizayn ve stil ile ilgili tercihler de araştırılmalı ve ürün ona göre şekillendirilmelidir. Örneğin mobilyada sade biçim ve düz hatları tercih eden Kuzey Avrupa'ya karşın Ortadoğu pazarları görkemli, yuvarlak hatlı ve işlemeli eşyadan hoşlanmaktadır.

e) Kullanılan hammaddeyle ilgili tüketici tercihleri de farklılık gösterebilir. Örneğin, Avrupa'da erkekler genellikle saf pamukludan gömlek giyerlerken, Kuzey Amerikalı erkekler pamuklu ve sentetik karışımını tercih etmektedirler. Güvenlik ve sağlıkla ilgili mevzuat da ayrı pazarlarda değişik hammaddelerin kullanılmasını gerektirebilir. Örneğin, bazı ülkeler gıda maddelerinin belirli tip plastik kaplarda satılmasını yasaklamıştır.

f) Ürünün kullanımı ile ilgili koşullar da inceleme konusu olmalıdır. Dayanıklılık, güç, ısı, su ve hava koşullarına dayanma, onarım kolaylığı gibi unsurlar ürünün değişik pazarlarda vereceği sonucu etkiler. Hepimiz İngiltere gibi serin bir ülke için yapıldığından dolayı kolay açılan geniş camları bulunmayan British Leyland otobüslerinde yazları buram buram terleriz.

g) Teknik koşullar özellikle sanayi ürünleri için çok önemlidir. Voltaj, kalınlık, sertlik gibi konularda pazarın istediklerini öğrenip, ürünü uygun şekilde üretmek gerekir.

2. Ürün Ambalajı

Ürünün ambalajında bulunması gereken nitelikler ürünün kendi nitelikleri kadar önemli olabilir. Ambalaja gereken özen gösterilmediği takdirde şu sorunlarla karşılaşmak doğaldır:

- Yükleme-boşaltma ve taşımacılık giderlerinin artması,

-- Depolamada ürünün yıpranması, bayatlaması, bozulması,

- Satış ve sergilemenin zorlaşması,

- Ürünün çekiciliğinin kaybolması,

- Yasal koşulların yerine getirilememesi.

Tüketicinin malı içinde alacağı ambalajın şu işlevleri vardır:

a) Ürünün korunması sevkiyat, depolama, rafta teşhir ve kullanımı sırasında ürünün birim ambalajının temel görevidir. Nem, ısı ve taşımadan meydana gelebilecek ezilme, sarsılma gibi olaylar ambalaj şekil ve niteliğini etkileyeceğinden pazarın iklim, taşıma, depolama koşulları incelenmeli, taşıma mesafeleri ile raf ve depoda geçecek süreler hesaplanmalıdır.

b) Bilgi iletişimi de ambalajın ana görevlerindendir. Kullanım tanımı ve ölçüleri, gerekli ise son kullanma tarihi, içindeki hammaddelerin açıklanması, gerekli uyarılar genellikle ambalaj aracılığı ile tüketiciye iletilir. Bu konudaki mevcut uygulama, ihtiyaç ve yasal yükümlülükler araştırılıp ambalaj ona göre geliştirilmelidir.

c) Sergileme ve satış işlevi de araştırma gerektirir. Ambalaj ürünün sessiz bir satıcısıdır; rafta ürünü yanındaki rakiplerden daha cazip hale getirmeli ve satışını teşvik etmelidir. Bunu yapabilecek ambalajı geliştirebilmek için şu bilgilere ihtiyaç vardır:

- Rakip ürünlerin ambalajları, satış noktalarının nitelikleri, rakiplerin sergileme çalışmaları.

- Tüketicilerin ne tür ambalajı almaya ve kullanmaya alışkın oldukları.

- Ambalajın iletmesi gereken mesaj, imaj ve düşünülen ambalajın bıraktığı izlenim.

- Tüketicilerin değişik marka ve simgelere gösterdikleri tepkiler.

d) Yasal yükümlülükler de ülkelere, hatta ABD ve Avustralya gibi bazı ülkelerde eyaletlere göre değişiklik gösterebilir. Yasalar ambalajın şekil ve rengini, kapsayacağı bilgileri, hammaddesini ve içereceği ürün miktarını belirleyebilir ya da bunlara çeşitli sınırlamalar koyabilir.

e) Alışveriş yöntemleri de ambalajı etkiler. Örneğin, Türklerden daha seyrek alışveriş yapan Avrupalı tüketiciler daha büyük boy ambalajı tercih ederler. Bu tür ayırımlar bir ülke içinde bile olabilir. Örneğin, ülkemizde kırsal alanlarda yaşayan tüketici alışveriş için kente geldiğinde büyük ambalajlı malı tercih etmektedir. Sık sık alışveriş olanağına sahip olan kentli tüketici ise ufak boya yönelmektedir.

Ailelerin büyüklüğü buzdolabı kullanımı, otomobil mülkiyetinin yaygınlığı, kentleşme oranı ve gelir düzeyi alışveriş adetlerini ve dolayısı ile ambalaj şekillerini etkileyen unsurlar arasındadır.

f) Tüketicinin niteliği de araştırılmalı ve şu soru cevaplandırılmalıdır:

"Ürünü kim, niçin, nasıl kullanıyor?"

Özellikle dayanıksız tüketim malları ambalajı için belirtilen yukarıdaki etkenler, dayanıklı tüketim ve sanayi ürünleri için de geçerlidir.

3. Dış Ambalaj

Daha uzun mesafelere gidecekleri için özellikle ihraç malları dayanıklı dış ambalaj gerektirir. Örneğin, yurtiçinde beş kilogramlık tenekelerde,satılan zeytinyağını, ihraç ederken dört veya altı adetlik kolilere koymak gerekmektedir. Çünkü genellikle mal birkaç kere kamyona yüklenmekte, gemi ambarında istiflenmekte, limanda depolanmaktadır. Bunu teneke teneke yapmak hem pahalı olmakta, hem tenekeler zedelenmekte, ayrıca istif çok zor olmaktadır.

Araştırmacı en ekonomik, etkili ve kolay dış ambalajı saptayabilmek için malın nasıl sevk edileceğini ve sevkiyat sırasında nasıl yüklenip boşaltılacağını, depolanacağını araştırmak zorundadır. Bu işlemler ne kadar sürmekte? Mal ne gibi işlemle karşılaşmakta? Hangi iklim koşulları altında bulunmaktadır? Çalınma, zedelenme, kaybolma, erime, ezilme olasılıkları nedir? Dış ambalaj üzerinde ne gibi yazı ve işaretler gereklidir? Bu tür sorulara alınacak cevaplar dış ambalaj dizaynına yön verecektir.

Hedef pazarı saptayıp ürününü bu pazarın koşullarına göre geliştiren firma, başarıya ulaşmak için son olarak bu pazara uygun pazarlama yöntemlerini saptamak zorundadır. Bunun için de bir araştırma yapılıp, aşağıdaki bilgilerin elde edilmesi gereklidir:

D - Pazarlama Yöntemleri İle İlgili Bilgiler

1. Taşıma

- Bulunabilme, hız ve frekans,

- Güvenlik ve risk,

- Maliyet.

2. Satış ve dağıtım kanalları

- Kanallar ve kullanımları,

- Stok düzeyleri ve sevk süreleri,

- Kârlılık oranları,

- Satış koşulları,

- Önemli dağıtıcılar.

3. Fiyatlar

- Üst ve alt sınırlar,

- Rakiplerin fiyatları ve fiyat stratejileri,

- Ürün avantajları.

4. Teknik hizmetler

- Müşavirlik,

- Şikâyetleri karşılama,

- Bakım, onarım ve yedek parça,

- Eğitim,

- Garanti.

5. Reklâm ve satış promosyonları

- Rakiplerin teknikleri ve harcamaları,

- Medyaların maliyetleri ve etkinlikleri,

- Rakiplerin verdikleri mesajlar,

- Dağıtım kanallarınca yapılan tanıtma çalışmaları.

1. Taşıma

Ülkemizden her ülkeye ulaşım olanağı yoktur. Birçok ülkeye de mal nakletmek çok masraf ve zaman gerektirmektedir. Bu nedenlerle bir dış pazarlama projesinin başında taşıma olanaklarını ve maliyetlerini araştırıp rakiplerle karşılaştırmakta yarar vardır.

a) Bazı ülkelere taşıma olanaksız gibidir. Örneğin çok iyi bir müşteri bulunsa bile Afganistan'a mal sevk etmek ülkedeki karışık durum ve çoğu komşusu ile olan sınırlarının kapalı olması nedeni ile olanaksız gibidir.

Birçok denizaşırı ülke ile aramızda tarifeli gemi veya uçak seferi olmadığından taşıma ancak aktarmalı olarak yapılabilmekte, dolayısıyla tesadüflere bağımlı olarak çok seyrek gerçekleştirilebilmekte, uzun zaman almakta ve maliyet yüksek olmaktadır.

b) Taşımanın güvenilir koşullarda yapılabilirliği ve malın çeşitli safhalarda karşılaşacağı riskler de incelenmelidir. Örneğin, özellikle koster tipi küçük yük gemileri Lübnan'ın Beyrut, Nijerya'nın Lagos limanları yakınlarında ve Malacca Boğazı'nda sık sık korsanların saldırısına uğramaktadırlar. New York limanının Mafia türü çetelerin kontrolünde bulunduğu ve hırsızlıkların çok sık olduğu da bilinen bir gerçektir. Avrupa'dan Ortadoğu'ya mal taşıyan kamyonların karşılaştıkları en önemli tehlike trafik kazalarıdır. Demiryolu taşımacılığında karşılaşılan bir durum vagonun yanlışlıkla başka bir yöne sevki ve uzun süre yerinin saptanamamasıdır.

c) Değişik taşıma olanaklarının çıplak maliyetleri ile her taşıma türünün getirdiği dolaylı maliyetler incelenmelidir. Örneğin, ülkemizden Kuzey Avrupa'ya deniz veya demiryolu ile taşıma uçakla sevkiyattan çok ucuz olabilir. Ancak, malın parası yerine ulaştığında tahsil edilecekse ve uçakla diğer türler arasında çok zaman farkı varsa, özellikle çok havaleli veya ağır olmayan değeri yüksek mallarda finansman maliyetini düşürebilmek için havayolu seçilebilir.

2. Satış ve Dağıtım Kanalları

a) Araştırmacının edineceği bilgilere göre firma dağıtım yöntemini seçecektir. Öncelikle dağıtım kanalları ile ilgili şu sorular cevaplandırılmalıdır:

Düşünülen ürün tipi ürünler standart, geleneksel dağıtım kanallarından mı akıyor? Bu kanallar belli bir ürün veya firmanın tekelinde mi? Böyle bir tekel varsa onun etrafından dolaşıp alternatif bir dağıtım yöntemi kurma olanağı var mı? Örneğin, toptancıları atlayıp dolaysız olarak perakendecilere gidilebilir mi?

Dağıtım kanallarındaki bayi, toptancı, perakendeci gibi noktaların ne tür işlevleri var? Örneğin, teknik bir hizmette bulunuyorlar mı? Reklâma katkıları var mı? Finansman yükünü taşıyorlar mı? Her noktanın ortalama müşteri sayısı ve bu müşterilere götürdükleri hizmetler neler?

Kanalların işleyişi ile ilgili coğrafi, ekonomik ve yasal ne tür etkenler var?

b) Stokların dağıtım kanallarının hangi noktalarında ve ne düzeylerde bulunduğu ve kimler tarafından finanse edildiği de araştırılacak bir konudur. Müşteriler hangi sıklıkla mal sipariş etmekte ve malı siparişten ne kadar sonra istemektedir?

c) Dağıtım kanallarının her seviyesinde kâr oranları ve hesaplama şekilleri nedir? Bu oranlar, giderler ve verilen hizmetlerle karşılaştırıldığında ne gibi sonuçlar çıkmaktadır?

d) Dağıtım kanalının her aşamasında satış ve tahsilat koşulları incelenmeli, müşteriye tanınan iskonto, prim gibi olanaklar ile taşıma ve hamaliye yükünün nasıl paylaşıldığı da öğrenilmelidir.

e) Pazardaki en önemli dağıtım firmaları ile süpermarketler gibi en büyük alıcılar da araştırılmalıdır. Ayrıca kanalların karakterinde önemli değişiklikler oluyorsa bu da saptanmalıdır.

3. Fiyatlar

Pazarın potansiyelini değerlendirirken incelenen fiyatlara bir de pazarlama yöntemleri araştırılırken bakılmalıdır. Firma ürününün fiyatını saptarken ilk olarak maliyet ve kârını hesaplar. Bu fiyatın tabanını oluşturur. Üst sınırı ise rakiplerin fiyatları belirler. Bu iki sınır arasında hangi noktada fiyatın saptanacağına karar vermeden önce firma pazardan şu bilgileri elde etmelidir:

- Rakiplerin fiyatları ve mal sunumları,

- Rakiplerin fiyat indirimlerine gösterdikleri tepkiler ve genel fiyat stratejileri,

- Hedef alınan piyasa bölümünün karakteri ve fiyata verdikleri önem,

- Fiyatın ötesinde ürünün kalite, iyi bir isim, teknik bir özellik gibi kendisine özgü üstünlükleri.

Ayrıca, firmanın yapabileceği bir fiyat indiriminin tüketiciye mi aksettirileceği yoksa bayi ve toptancı gibi aracılar tarafından kendi kârlarına mı katılacağı araştırılmalıdır. Sigorta, taşıma, yükleme, boşaltma gibi çeşitli giderlerin fiyatların içinde bulunup bulunmadığı nasıl tahsil edildiği de öğrenilmelidir.

Tahsilatın süresi ve şekli (çek, senet gibi) ve müşteri alacaklarına uygulanan faizler veya erken ödemeye verilen primler de fiyatın bir parçasını oluşturur.

4. Teknik Hizmetler

Müşteriye sunulan teknik hizmetler de önemli bir pazarlama aracıdır. Rakip ürünlerin fiyat ve kaliteleri eşit olunca tüketici daha üstün hizmet sunan firmayı seçecektir. Araştırmacı, tüketiciler tarafından aranan ve rakiplerce sunulan hizmetlerin niteliğini öğrenmelidir. Elde edilecek bilgiler pazarlama çalışmalarının maliyetlerini hesap etmeye, bu çalışmaları planlamaya ve dağıtım kanallarının seçimine yardımcı olacaktır.

Teknik hizmetler şu türlerden bir veya birkaçını kapsayabilir:

- Ürünün kullanım veya dağıtımı ile ilgili danışmanlık hizmetleri,

- Müşteri şikâyetlerine muhatap olup, çözümü için çalışacak (örneğin, gerektiğinde malların değiştirilmesi) bir sistemin kurulması,

- Bakım ve onarım servisi,

- Yedek parça sağlanması,

- Gerekiyorsa, ürünü kullanacakların eğitimi,

- Ürünün çalışması ve dayanması ile ilgili garantiler.


5. Reklâm ve Satış Promosyonları

Ürünlerinin Türkiye'de reklâmı gerekmeyen çoğu firma dış pazarlara girmeden önce reklâm ve satış promosyonlarını hazırlama gereğini duymamaktadır. Oysa, özellikle sanayileşmiş ülkelerde reklam ve satış promosyonları pazarlamanın en önemli iki aracıdır. Bunları ihmal eden pazarlamacı ya pazarda tutunamayacak, ya da malını ancak büyük fiyat indirimleri ile, yani çok düşük kârla satabilecektir.

Reklam ve satış promosyonu ürünü dağıtım kanallarına satabilmek ve tüketici istemini yaratarak bu kanallardan çekmek için kullanılır. Dağıtım kanallarına yönelik satış promosyon türleri şöyle özetlenebilir:

- Toptancı ve perakendecileri daha yüksek alıma özendirici fiyat indirimleri veya benzeri maddi teşvikler,

- Eşantiyon dağıtımı,

- Sergi, gösteri,demonstrasyon gibi çalışmalar,

- Dağıtım kanallarına yönelik reklamlar.

Tüketiciye dönük çalışmaların başında televizyon, basın gibi ana medyalarda yapılan reklam programları gelir. Çeşitli yarışmalar, piyangolar, dükkân içi gösterileri de bu çalışmalar arasında sayabiliriz. Firmanın bu tür programlarına ışık tutabilmek için araştırmacı şu konuları incelemelidir:

a) Rakipler tarafından kullanılan ve firmaca da yararlanılabilecek teknikler ve medyalar.

b) Rakiplerin reklam ve tanıtma için harcadıkları para. Değişik medyaların maliyetleri ve etkinlikleri.

c) Rakiplerin ilettikleri mesaj türleri, vurguladıkları ürün özellikleri.

d) Bayi, toptancı ve perakendecilerin üretici firmalardan ayrı yaptıkları reklâm ve satışı teşvik harcamaları.

Böylelikle, araştırmacı firmasına ürünlerini nasıl tanıtabileceğirıi ve bunun maliyetini gösterebilir.

Pazar araştırmasına girişmeden önce firma elde etmek istediği bilgilerin ayrıntılı bir listesini yapmalı ve bunları bir önem sırasına koymalıdır. Cevapları uygulamayı etkilemeyecek bilgiler listeden çıkarılmalıdır. Herhangi bir konuda alınacak cevap uygulamayı değiştirmeyecekse, o konuyu araştırmak için harcanacak para büyük ölçüde savurganlık olacak demektir. Pazar araştırmasının amacını, yani uygulamaya nasıl katkıda bulunacağını ve kapsamını saptadıktan sonra firma araştırmayı yapmaya veya yaptırmaya hazır demektir.

0 responses to "ULUSLARARASI PAZARLAMA - 1"